Menu
RSS

Antalya Eğitim İş: Hükümet Elini Öğretmenlerin Cebinden Çekmelidir, Genelgeye Dava Açtık

Antalya Eğitim İş: Hükümet Elini Öğretmenlerin Cebinden Çekmelidir, Genelgeye Dava Açtık

Eğitim İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Fatin Iltar yönetim kurulu adına yaptığı yazılı açıklamada Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgede öğretmenlerin ek ders ücretlerinin ödenmeyeceğini belirtmesine sert tepki gösterdi.

Iltar açıklamasında  “Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan ek ders ücretlerine ilişkin genelge pandemiyi fırsata çevirme genelgesidir. Her fırsatta öğretmenlerin gelirleri üzerinden algı yaratmaya çalışanların hazırladığı genelge kendi içinde de çelişiklerle doludur.

Milli Eğitim Bakanı;

Yüz yüze eğitimle ilgili A,B,C planları olduğunu söyleyip, hiçbir planın olmadığı ortaya çıkmış,

Uzaktan öğretim alt yapısının söylediği gibi yeterli olmadığı ortaya çıkmış,

Güvenli olmayan platformlardan ders işlenmesine çalışılsa bile ders işlenememesinin, kısacası 6 ay boyunca hiçbir hazırlığının olmadığı ve bundan doğan başarısızlığın sonuçlarını öğretmenlere ödetmeye çalıştığı görülmektedir” dedikten sonra şöyle devam etti:

“Öğretmen zaten geliri itibarı ile şu anda yoksulluk sınırının altında olduğu görülmektedir. Öğretmenlerin ek derslerinin gasp edilmesi ekonomik olarak bir yıkımdır.

AKP Hükümeti toplu sözleşme masasında kabul ettiği öğretmenden kaynaklı olmayan nedenlerle eğitim öğretime ara verilmesi hallerinde gelir kaybına uğramaması yönündeki maddeye aykırı davranarak tasarruf yapmak için öğretmenlerin cebine gözlerini dikmiştir.

MEB bütçesinde 2020 yılı için ödenecek ek ders ücretleri belirlenmiştir. Yani hükümet toplu sözleşmede pazarlık yaparken bu ücreti ödemeyi kabul etmiştir.

Fakat öyle anlaşılmaktadır ki dünyanın önde gelen bütçelerinden birine sahip (!) herkesin kıskandığı ülkemiz bütçesini yamamak için öğretmenlerin ek dersine göz dikmiştir.

Yapılan uyum programında okul öncesi ve birinci sınıf öğrencileri için yapılan yüz yüze derslerde pandeminin sağlıklarında yarattığı riske rağmen birebir derse giren öğretmenlerden yapılacak kesinti ile uçulmayan hava alanlarının garanti verildiği özel teşebbüslere,

geçilmeyen köprülerin garanti verildiği yandaşlara, yatılmayan hastahanelerin garanti verildiği sermaye kesimine aktaracaktır. Yani bu dönemde risk alarak öğrencilerle okul ortamında teste bile tabi tutulmadan görevini yapan öğretmenleri teşvik etmesi gereken bakanlık

bırakın teşviği adeta hak ettikleri ücrete göz dikmiştir.

Bir taraftan 2020-2021 de yüz yüze yapılsaydı verilecek bütün kazanımları verilecek denilirken diğer taraftan ilkokullarda pedagojik ve bizce de haklı gerekçelerle ders saatleri ilkokulda günlük 4, ortaokulda günlük 6 saate düşürülerek

ödenecek olan ekders ücretlerinin kesilmesi için düzenleme yapmıştır.

MEB yayımladığı genelge ile sosyal devlet ilkesine aykırı davranmaktadır. MEB bir taraftan ispatı olmayan ya da çok zor olan EBA dışı platformlardan yapılacak derslerin de ek ders olarak kabul edileceğini söylerken diğer taraftan Ders Ücretlerine İlişkin Karar’da yer alan;

“... Ek ders ödemelerinden harcama yetkilisi, ödeme emri belgesini düzenleyen gerçekleştirme görevlisi ve bu Kararda belirtilen esas ve usuller çerçevesinde ek ders görevinin gerçekleştiğine ilişkin belgeyi düzenleyen ve onaylayan diğer gerçekleştirme görevlileri müteselsilen sorumludur.

(2) Yapılan inceleme sonucunda fiilen yapılmadan ve gerekli koşullar oluşmadan ödendiği anlaşılan ek ders ücretleri ilgililerden yasal faizi ile birlikte geri alınır.” Hükümleri hatırlatılarak aba altından sopa gösterilmiştir. Bu yaklaşım doğru bir yaklaşım değildir.

Öğretmenlerin talebi öncelikle tüm tedbirler alınarak okula dönüp yüz yüze eğitime bir an önce başlamak ve Bakanın başarısızlığının sorumlusu olarak gösterilmesinin ortadan kaldırılmasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Anayasada da yer aldığı gibi “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” Sosyal devlet, bu tür salgın dönemlerini fırsata dönüştüren değil aksine fedakarca çalışanları teşvik etmekle olur.

Hukuk devleti ise hukuku dolanarak kazanılmış hakların gasp edilmesini değil hukuku çalışanların lehine yorumlayarak mağdur etmemeyi gerektirir.

Bu nedenlerle MEB tarafından yapılan gasp düzenlemesine geçtiğimiz hafta itibariyle Danıştay nezdinde Genel Merkezimiz tarafından dava açılmıştır.

Düzenlemenin yarattığı hak kayıplarının telafisi için örgütlülüğümüzden gelen demokratik ve hukuksal tüm haklarımızı kullanmaktan geri durmayacağız.

Eğitim-İş olarak her zaman olduğu gibi haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı durmaya devam etmeye, üyelerimiz ve tüm eğitim ve bilim işgörenleri ile birlikte mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz”.

yukarı çık
0
Paylaşım