Menu
RSS

CHP’nin 37.nci Kurultay Notları Ve Değerlendirme

CHP’nin 37.nci Kurultay Notları Ve Değerlendirme

Pandemi süreci nedeni ile ertelenen CHP 37. Olağan Kurultayı hafta sonu tamamlandı. “İktidar Kurultayı” olarak adlandırılan organizasyon genel anlamda başarılı geçti. Şüphesiz kurultayın ulusal düzeyde ve Antalya ölçeğinde kısa, orta ve uzun vadede etkileri olacak. Bunları masaya yatıracak olursak;

Genel Merkez Düzeyinde

Yerel seçimler öncesinde uygulamaya konulan ve ‘Kılıçdaroğlu Doktrini’ olarak ta anılan ittifaklar politikasının başarıya ulaşması, Genel Başkanın konuşmasında kullandığı “dostlarımızla birlikte” ifadesi ile yeni bir boyut kazandı. Bu anlayış, önümüzdeki dönem iktidarın yolunu açan anahtar konumuna geldi.

‘2. Yüzyıla Çağrı’ metni, eğer sağlıklı bir şekilde uygulanabilirse, 1959 ‘İlk Hedefler Beyannamesi’ ve 1965 ‘Ortanın Solu’ belgelerinden sonra CHP’nin tarihe geçireceği 3. belge niteliğini taşır ki; bu hem Kılıçdaroğlu’nun hem de bu dönem yöneticilerinin de tarihe mal olmalarını sağlar.

Antalya Açısından

Genel Merkez düzeyinde böylesine önemli söylemler üretilip bu söylemler üzerinde güçlü bir ittifak sağlanmışken, maalesef Antalya bunu başaramadı. Hatırlanacağı üzere 33-34 ve 35. dönemlerde ki kurultaylarda Antalya İl Başkanları Devrim Kök,

Semih Esen ve Ahmet Kumbul divan kurulunda görevlendirilmişlerdi. Bu hem bir gelenek hem de Antalya Örgütü’nün parti genel merkezinde gördüğü itibarın bir yansıması haline gelmişti. Bu dönem ise Antalya İl Başkanı’na Divan’da görev verilmemesi,

ertesi gün yapılan PM seçimlerinden önce Antalya Örgütü’ne genel merkezin gösterdiği itibarın ön habercisi gibiydi.

Nihayet ertesi gün Genel Başkan’ın anahtar listesi açıklandığında ve yıllar sonra ilk kez Antalya PM’de temsil edilmediğinde bu hazin gerçekle yüzleşmek durumunda kaldık. Esasen anahtar liste içinde Antalya’yı temsilen yazılmış bir aday bulunuyordu; Gazeteci Ebru Küçükaydın.

Antalya İl Kongresi sürecinde Nusret başkana açık destek veren Ebru hanıma Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın ve İl Başkanı Nusret Bayar’ın destek vermeleri çok doğaldır. 

Ancak listenin açıklanmasının hemen ardından bir anda delegelerden ve Antalya kamuoyundan gelen tepkiler üzerine bu ikili de geri adım attılar. Hatta Ebru hanımın İyi Parti’nin talebiyle Antalya’dan PM’ye aday gösterildiği gibi mantık dışı bir haberi yaymaya çalıştılar.

Bununla da yetinmeyip illeri tek tek arayarak Ebru Küçükaydın’a oy verilmemesini istediler. Aslında her ne kadar tepki olsa da Antalya’dan bir parti meclisi üyesi olmasının da önünü kapattılar. Bunun yanında Mustafa Akaydın, Nefi Kara, Figen Çalıkuşu,

Murat Bulat, Barış İşbilen, Kalender Nergiz gibi aday olmayı düşünen ve hatta aday olanlara da destek vermediler.

Maalesef il örgütünü yöneten resmi ve gayriresmi akılların egoya, kişisel husumete, ikbal planlarına ve intikamcılığa dayanan yönetim anlayışları Antalya açısından bu acı tablonun ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Sonuç Olarak

Bir aday öneremeyen, buna karşılık anahtar listeye girmeyi başarmış bir adayın arkasında da duramayan ve hatta Antalyalı parti emekçilerine bile oy vermeyi intikamcı bir anlayışla reddeden bir yönetim, öncelikle kendisini sorgulamalı ve ivedilikle danışma kurulunu toplamalıdır.

Bu konu elbette daha çok tartışılacaktır. Ama yerel seçimlerde 8 İlçe ve Büyükşehir’i kazanan, Türkiye’nin 5. büyük ilinin yönetimi, böylesine bedeli büyük hataları yapmamalıydı.

Bir parantez de oyunun diğer figürlerine açmak gerekirse; bu ilin Milletvekilleri, belediye başkanları da ortaya çıkan tabloyu masaya yatırmalı ve bu anlayışın Antalya’ya kaybettirdiği itibarı geri kazanmanın yollarını acilen bulmalıdırlar. Unutulmasın ki; aynı gemideyiz.

yukarı çık
0
Paylaşım