Menu
RSS

Seçilmişlerin Parti Değiştirmelerinin Altında Ne Çıkarlar Olur?

Seçilmişlerin Parti Değiştirmelerinin Altında Ne Çıkarlar Olur?

Gerek genel seçimlerde siyasi partilerden milletvekili seçilenlerin gerekse de yerel seçimlerde belediye başkanı veya meclis üyesi seçilenlerin bir süre sonra seçime girdikleri partiyi terk edip bir başka siyasal partiye geçmeleri her zaman seçmen nezdinde kötü karşılanmıştır.

Günümüze kadar böyle parti değiştirenlerin örneklerine çokça rastladık. Fırıldaklar Kulübü diyebileceğimiz vekil değiştirmeler ve belediye başkan veya meclis üyesi değiştirmelerin örneklerin çok rastladık, yaşadık.

Bir insan partisini değiştirebilir. Bu çok doğal bir süreçtir. Savunduğu partinin ilkelerini ilk dönemde benimsemiş olabilir ancak süreç içerisinde partisinin savundukları ile hayata geçirdikleri politikanın birbirine uymadığını görür veya

belli ilkeler doğrultusunda siyasal çalışma yapmayı hedeflediği yol arkadaşlarının çizgilerinden sapması sonrası bulunduğu siyasal yapıdan ayrılır. Buraya kadar her şey doğal ve normal karşılanır.

İnsanların tepki gösterdiği ya da parti değiştirmelerinde “ihanet” diye yorumlanması nasıl olur?

Birincisi; kişi vekildir, partisini destekleyeler tarafından verilen oylar sonucunda seçilmiştir, o oy veren kitlenin desteğini önce alıp sonra bunu bazı çıkarlar için başka partiye geçerek satmıştır. İşte o zaman seçmen o kişiye fırıldak ihanetçi deme hakkına sahip olur.

Öyle ya eğer o partiden seçilmiş ve o partinin üyelerinin oyunu alarak vekil olmuşsan ve o seçildiğin partiden ayrılıyorsan, o zaman vekillikten de istifa edeceksin. Eğer gerçekten bulunduğun partinin ilkeleri sana tersse ve geçeceğin partiyi daha doğru görüyorsan

vekil olmadan da o partiye geçmelisin. Onurlu duruş, ilkeli duruş, herhangi bir çıkar gözetmeyen duruş, seçmene ihanet etmeyen duruş budur. Ötesi ihanettir.

İkincisi; parti değiştiriyorsan ve bunu da ilkeler temelinde yapmıyorsan, o zaman insanın kafasına “bir rant uğruna” o partiden ayrılıp diğerine geçiyorsun demektir. Bu da ihanetin diğer bir nedenidir.

Üçüncüsü: Genelde veya yerelde iktidarda olan partinin peşinden koşup ta o parti iktidardan düştüğünün hemen ertesi gün iktidarı ele geçiren diğer parti ile görüşmelere el altından veya açıkça görüşmelerde bulunuyorsan eyvah eyvah, ihanetin en güzel örneğini göstermişsin demektir.

Desteklediğin parti o seçimde kaybetmiş olabilir ama sen gerçekten hiçbir kişisel çıkar gözetmeden, onurluysan, gururluysan, kendini bir takım vaatler için satmıyorsan kaybetmiş olduğun partiden ayrılmaz onun yeniden iktidara gelmesi için çaba gösterirsin.

İstifa ettiğin partinin yeniden iktidara geldiğini gördüğünde de yeniden dönüş yollarına bakmayacaksın. İnsanların o zaman bu tür kişileri onursuz, rantçı, çıkarcı diye nitelemesine de kızmayacaksın.

Dördüncüsü; Seçilmişlerin parti değiştirmelerinin en çok yaşandığı yerel seçimlerdir. Bir parti yerelde iktidarı almış ama meclis çoğunluğunu alamamışsa o zaman transfer sezonunun açar ve en çabuk ve kolayca avlayabileceği çürük elmaları tespit edip sepetine doldurmaya çalışır.

Bu çürük elmalar her ne kadar iktidarı eline geçiren partinin meclis üyeleri olma “özelliğini” gösterse de kendini seçen, oy veren ve meclis üyesi olma niteliğine kavuşturan kitleye tek kelimeyle “ihanet” etmiştir.

Çünkü o seçildiği partiden ayrılıyorsa seçmenlerin kendine kazandırdığı unvanları da bırakmalı.

Son olarak; diyeceksiniz ki bu kadar açıklamayı niye yaptın zaten yaşıyoruz ve örneklerine bolca rastlıyoruz. Şunun için bu açıklamayı uzun tuttum, CHP’ye geçen ve CHP’den daha önce ayrılırken hakaretler eden kişinin yeniden dönüşüne sevinenler var.

Bu sevinenler olduğu sürece seçilmişlerin ihaneti sürecektir. Bugün CHP’ye geçenlerde olur, yarın AKP veya başka partilere. Bunların hepsi de aynı. Kendine oy verip seçenlere ihanet etmişlerdir o kadar.

Senin partinden gidiyorsa ve ünvanını koruyorsa da aynı, başka partiden senin partine geçiyorsa da aynı.

yukarı çık
0
Paylaşım