Menu
RSS

Antalya CHP Milletvekili Arı’nın Manavgat Zİyareti: Tarımsal Sulamalar Özelleştirilebilir

Antalya CHP Milletvekili Arı’nın Manavgat Zİyareti: Tarımsal Sulamalar Özelleştirilebilir

CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı Manavgat’ta bir dizi ziyarette bulundu. Tarımsal sulama konusuna değinen Arı, “Tarım Bakanlığı bütçe görüşmelerinde şöyle bir ifade var ‘Tarımsal sulama projelerinde

devlet kaynaklarında yapılamayacak olan projeler özel bütçe kaynakları ile yapılabilir.’ Bunun anlamı bir kapalı devre sulama sistemi için Bakanlık der ki, biz bunu kendi kaynaklarımızla yapamıyoruz.

Özel yatırımcı bütçesiyle yapacağız. Bunun anlamı özelleştirmedir yani suların özelleştirilmesidir” dedi.

CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı, CHP Manavgat İlçe Başkanı Av. Aliye Coşar ve yönetim kurulu üyeleri ile sırasıyla Manavgat Devlet Hastanesi, Manavgat Ziraat Odası ve esnaf ziyaretinde bulundu.

Görüşmelerden sonra Arı, Manavgat CHP İlçe binasında bir basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısında ilk konuşmayı CHP Manavgat İlçe Başkanı Av. Aliye Coşar yaptı. Başkan Coşar, “Milletvekilimiz Cavit Arı ile beraber, yönetim kurulu arkadaşlarımızla beraber Devlet Hastanesi Başhekimi Mehmet Çınar’ı ziyaret ettik.

Daha sonra Ziraat Odası Başkanı Rasim Metin’i ziyaret ettik, İbrahim Sözen Caddesi üzerindeki esnaf ziyaretlerimizi gerçekleştirdik” şeklinde konuştuktan sonra sözü Milletvekili Arı’ya verdi.

Arı il ziyaret yeri olan Devlet Hastanesi’nde hastanenin ihtiyacını bugün de gözleri ile orada gördüklerini, Başhekim Dr. Mehmet Çınar ile bu konuyu konuştuklarını, Ziraat Odası’nda tarıma yönelik,

Sulama Birliği ile ilgili son gelişmeleri dinlediklerini, esnafın durumunda ciddi anlamda sıkıntı olduğunu söyledi.

CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı, “Manavgat ile ilgili konuları gündeme bir kez daha taşıyıp, kamuoyunun dikkatini tekrar bu konularda yoğunlaştırabilmek ve bu konuda karar verici noktasında olanları da

dikkatli düşünmeye sevk edebilmek adına belli konuları içeren bir çalışma programı düzenlediklerini ifade ederek şunları söyledi:

Verdikleri Sözün Takipçisi Olsunlar

“İlk olarak Manavgat Devlet Hastanesi başhekimini ziyaret ettik, akabinde ziraat odası başkanını ziyaret ettik ve sonrasında da esnafı ziyaret ettik. Bugünkü çalışmamızı bu üç konuya ayırmış olduk.

Manavgat en büyük ilçelerimizden bir tanesi. Bu kadar çok özelliği olan bu ilçeye bu hastanenin yakışmadığını söylemek istiyorum. Sağlık Bakanı’na bir soru önergesi vermiştim.

Daha önceki dönemlerde, özellikle iktidara mensup siyasetçilerin her seçim döneminde gelip, burada seçmenin oyuna tesir edebilme adına verdikleri o vaatler içerisinde geçen

500 yataklı devlet hastanesinin sadece lafta kaldığını, sadece seçimden seçime hatırlandığını ancak gerçekte de böyle bir ihtiyaç olduğunu bir an evvel Manavgat’a bir hastane kazandırılması gerektiğini ifade etmiştim.

Çalışmaların devam ettiği yönünde klasik cümlelerle bir cevap verildi.

Daha sonra hastanenin gerçek durumunu ortaya koyacak vatandaşın bana gönderdiği, Manavgat’a yakıştırılmaya çalışılan, her tarafı dökülen, kapısı penceresi kırılmış, dökülmüş şeklindeki resimleri bir kez daha gündeme getirdim.

Basın ve sosyal medya üzerinden bir kez daha paylaştık ki vekilleri bir kez daha bu konuda düşünmeye sevk edelim istedik. Şimdi Manavgat’ın ihtiyacını bir kez daha yerinde gelerek, görerek dile getirmek adına, hastaneyi ziyaret ettik.

Manavgat’ın ihtiyaçlarını karşılamayan, acil tedavilerin yapılmasının mümkün olmadığı bir hastane bulunmakta. Manavgat halkı en kısa zamanda, en modern şekilde yapılmış bir hastaneyi hak eden bir halktır.

Buradan bir kez daha seslenmek istiyorum, seçim günlerinde, seçim meydanlarında gelip de burada söz verenler, verdikleri sözü sadece seçim meydanlarında değil,

sonraki süreçlerde de takipçi olsunlar ver Manavgat’a 500 yataklı A sınıfı bir hastaneyi hep beraber kazandıralım. Sayın Bakan’a da Manavgatlı hemşerilerim adına seslenmek istiyorum,

Manavgat’ın böyle bir hastaneye ihtiyacı vardır, sizlerden Manavgat halkının ihtiyacını görecek A sınıfı bir hastanenin burada bir an evvel yapılmasını bekliyoruz.

Manavgat Hastanesi’ni bu görüntüden kurtarma ve her türlü tedavinin yapıldığı bir hastaneyi Manavgat’a kazandırılması hepimizin beklentisidir. Bu hastane yapılıncaya kadar bu konuyu dile getirmeye devam edeceğiz.”

Gündemin Üstünü Örtmeye Çalışıyorlar

Manavgat gündemini meşgul eden diğer bir konunun Manavgat ve Alanya’yı ilgilendiren, sanal bir gerilim meselesi olduğunu söyleyen Arı, Bizim ilçeler arasında ayrım yapmamız söz konusu olamaz.

Alanya, Manavgat gibi iki büyük ilçemizin arasına tartışma, rekabet vesilesi olacak kararlara imza atılması gerçekten büyük talihsizlik. İki ilçe arasında yıllardır tatlı bir rekabet vardır.

Bu tatlı rekabeti şimdi çekişmeye dönüştürecek kararlar alınmasının kimseye de faydası yoktur” şeklinde konuşarak şöyle devam etti:

“Sulama Birlikleri meselesi var. Sulama Birlikleri’nin gerek Manavgat’ta, gerek Alanya’da gerek Gazipaşa’da yönetim şeklinin Alanya’da olmasından kaynaklı yaşanan sıkıntılar oldu. Bundan sözde geri dönüleceğine dair açıklamalar oldu.

Şu ana kadar yazılı bir açıklama olmadığını da biliyorum. Bizim çözülmesi gereken çok fazla sorunumuz var. O ilçenin turizmini yeniden nasıl ayağa kaldırırız, tarımını yeniden nasıl canlandırırız,

çiftçimizin sorunlarını nasıl çözeriz, esnafımızın derdini nasıl hallederiz gibi işlerle meşgul olmamız gerekirken, şimdi Sulama Birliği’nin başkanlığı oraya verilmiş, buraya verilmiş konularıyla meşgul edilip,

gerçek gündemin bu şekilde üstünün örtülmeye çalışıldığı günler yaşıyoruz.”

En Önemli Konu, Tarımsal Sulamalar Konusudur

Bugün üretimin ne kadar değerli olduğunu, tarımın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görüldüğünü ve yaşandığını belirten Arı, “Biz bunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak her fırsatta dile getirdik.

Üretimden yana bir parti olarak, üretimin desteklenmesi gerektiğini yüksek sesle ifade ettik. Ancak ülkeyi yönetenler, üretimin değerini anladık kelimesini daha yeni edebildiler. Evet, üretim değerlidir, üretim önemlidir. 

Tarımsal üretimin güçlenmesi, çeşitlenmesi ve daha kolay yapılıp, çiftçimizin para kazanabilmesi bizim en büyük temennimiz. Bunu yaparken en önemli konulardan bir tanesi su meselesidir.

Bugün Türkiye’nin ve tarımında geleceğini ilgilendiren en önemli konu, tarımsal sulamalar konusudur” dedi. Arı konuşmasını şöyle sürdürdü:

Bu iktidar anlayışı bu şekilde devam ederse tarımsal sulamaların özelleştirme riski ile karşı karşıya kalabileceğimizi hatırlatmak istiyorum. Tarım Bakanlığı’nın bütçe sunumunda çok önemli bir cümle var, bu resmi programa belki ilk defa girdi.

Niyetlerinin ne olduğunu biliyoruz, bunu defalarca dile getirdik ama bu gün ilk defa şu cümle girdi. ‘Tarımsal sulama projelerinde devlet kaynaklarında yapılamayacak olan projeler özel bütçe kaynakları ile yapılabilir.’

Böyle bir ifade var. Bunun anlamı nedir biliyor musunuz? Bunun anlamı bir kapalı devre sulama sistemi için Bakanlık der ki, biz bunu kendi kaynaklarımızla yapamıyoruz. Özel yatırımcı bütçesiyle yapacağız.

Bunun anlamı özelleştirmedir yani suların özelleştirilmesidir.

Hastane konusu ile bağlantılı özelleştirme, kamu özel işbirlikleri konuları var. Türkiye’nin geleceğini ekonomik anlamda en çok tehdit eden uygulamaların başında kamu özel işbirliği yatırımları gelmekte.

Şehir hastaneleri, otoyollar, köprüler gibi birçok yatırım bu ülkede her ne kadar iktidar biz yaptık dese de, bunların hepsi kamu özel işbirliği, yandaş denilen müteahhitlere yaptırılan projelerdir.

Şehir hastanelerinin maliyeti yaklaşık 1 milyar, 2020 yılında kamu hastanelerine garanti kapsamında ödenen para 5 milyar. Yani 5 tane hastaneyi biz garanti kapsamında o hastaneyi yapan şirketlere ödüyoruz.

Bu konuyu gündeme getire getire ilk defa bu dönem Sağlık Bakanlığı’nı kamu özel işbirliği ile yapılan şehir hastaneleri projesinden kısmen vazgeçirdik. Şu an inşaatı devam eden 6 tane kamu özel işbirliği şehir hastanesi var.

Yeni uygulama ile Kepez’deki şehir hastanesi tamamen kamu kaynakları ile yapılan bir şehir hastanesidir, olması gereken de budur. Biz bunu savunuyoruz.

Yarın kamu özel işbirliği özelleştirmelerin süreci bu tarımsal sulamalara kadar gelecek. Bizim mücadelemiz bu suların özelleştirilmesine karşı çıkmaktır. Daha önce sulama birlikleri vardı, bunlar kapatıldı DSİ’ye bağlandı.

Bu iktidar anlayışı böyle devam ederse kısa bir süre sonra diyecekler ki, ‘Çiftçiyle bire bir suladık, sulamadık meselesi bizim meselemiz değil, bunu devlet olarak biz mi yapacağız’ diyecekler ve bunu özelleştirelim diyecekler.

Böyle bir risk var. Bu sulama birliklerinin akıbeti bu anlayışla devam ederse özelleştirmedir. Bizim çiftçimizi de bekleyen en büyük tehlike de budur.

Manavgat caddelerini zamanımız yettiği ölçüde ziyaret ettik bu sorun sadece Manavgat esnafının sorunu da değil. Tüm Türkiye’de pandemi döneminde yaşanan sıkıntılarla ilgili konuşmak istiyorum.

Kaç tane cadde üzerinde esnafa girdiysek hiçbirinin devletten destek almadığını öğreniyoruz. En büyük sıkıntı bu. Bu ekonomik şartlardaki olumsuzluklar nedeniyle devletin esnafa gerekli katkıyı koyamaması ile

süreçte iş yerlerinin açılması pandeminin artmasına neden oldu.” (Kaynak: Manavgatın sesi gazetesi / Haber: Tamer ERKİNER)

yukarı çık
0
Paylaşım