Menu
RSS

Antalya’da 1 Mayıs Yürüyüşünde Alanlardan Haykırıldı: Bu Böyle Gitmez!

Antalya’da 1 Mayıs Yürüyüşünde Alanlardan Haykırıldı: Bu Böyle Gitmez!

Ülkenin her kentinde olduğu gibi Antalya’da da 1 Mayıs coşkuyla kutlandı. Antalya Emek Platformu tarafından yapılan “1 Mayıs’ta Alanlarda Buluşalım” çağrısı karşılığını buldu ve

yüzlerce kişi Aydın Kanza’da toplanarak Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü.

Aydın Kanza’da toplanan çeşitli sendika, siyasi parti ve dernek üyeleri halaylarla, sloganlarla saat 11.00’den itibaren 1 Mayıs coşkusunu Antalya’ya yaşattı.

Haberin Videosu:

Antalya Emek Platformu’nu oluşturan DİSK, TÜRK İŞ, TMMOB, TTB, KESK, BİRLEŞİK KAMU İŞ Antalya şube başkanları, yöneticileri ve üyeleri saat 13.00’te Cumhuriyet Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti.

Cumhuriyet Meydanı’na sırasıyla giriş yapan katılımcılardan özellikle ÇARŞI gurubu “Her Yer Taksim Her Yer Direniş” sloganları attığında binler hep birlikte slogana eşlik ettiler.

Haberin Videosu:01

Yürüyüş güzergahında yürürken etraftan halkın da destek verdiği görüldü.

Yürüyüş sonunda Cumhuriyet Meydanı’nda hazırlanan platforma çıkan Antalya Emek Platformu üyeleri yürüyüşe katılanları selamladı.

Daha sonra DİSK Akdeniz Bölge Temsilcisi ve DİSK Genel İş Antalya Şube Başkanı Vedat Küçük bir konuşma yaptı. Küçük konuşmasında “Bu meydanı ve ülkenin dört bir yanındaki 1 Mayıs meydanlarını güzel günler göreceğiz diyerek birlik için, mücadele için, dayanışma için dolduranlar ... Merhaba!

Sizleri Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları DİSK adına saygıyla, sevgiyle, coşkuyla ve umutla selamlıyorum”

Bu Düzen Böyle Gitmez, Birlikte Değiştireceğiz!

Keçeü konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ekonomik kriz, işsizlik, zamlar, pandemi, borçlanma derken ülkemizde insanca yaşamak bir yana hayatta kalmak bile her gün zorlaşıyor.

Bu düzen toplumun işini, aşını geçimini ve sağlığını korumuyor, aksine tehdit ediyor.

Bu düzenin çarkları, dünyanın tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten bizleri, işçileri, emekçileri, kamu emekçileri, mühendisleri, mimarları, hekimleri, avukatları, aydınları, akademisyenleri, sanatçıları, gençleri, kadınları, emeklileri, emekli dahi olamayanları ezdikçe eziyor.

Bu düzenin çarkları, zengini daha zengin etmek, bankaların kasalarını doldurmak, şirketleri ihalelerle beslemek üzere kurulmuş.

Bu düzenin çarkları sermayeye sömürecek ucuz emek, yağmalanacak doğa, talan edilecek kentler yaratmak üzere dönüyor.

Halk işsizlikle, açlıkla, yoksullukla, artan borçlarla, salgınla mücadele ederken 20 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarı ülkenin tüm kaynaklarını, bir avuç patronu ve ayrıcalıklı zümreyi  korumak için seferber etti, etmeye devam ediyor.

Halk işe, ekmeğe, insanca bir yaşama olduğu kadar demokrasi, adalet ve hukuka da aç.

Bu düzen yurttaşların hakkını, hukukunu çiğniyor, adaletsizliği büyütüyor.

Halkın gerçeği ile bir avuç ayrıcalıklı kesimin gerçeği arasındaki fark, tek sesli medyanın propaganda yayınlarıyla perdelenmek isteniyor. Üstü örtülemeyen hakikate dair çığlıklar, baskı ile, şiddet ile, sansür ile, zor ile bastırılmak isteniyor. Hakkını arayan ve gerçekleri söyleyen herkes bu düzenin hukuk dışı zorbalıklarıyla karşı karşıya kalıyor.

Son olarak Gezi davasında gördüğümüz gibi, mahkemeler delillere göre değil, talimatlara göre karar alıyor.

Bu düzenin devamı için demokrasinin son kırıntıları bile ortadan kaldırılıyor.

Demokratik hak olarak elde kalan tek hakkımız olan seçme ve seçilme hakkımıza dahi el uzatılıyor.

Bu düzen mağdur ettiği milyonları bölüp parçalayarak yönetmek gibi tehlikeli bir yönteme başvuruyor.

Sürekli olarak iç ve dış düşman yaratılıyor. Yukarıdan aşağıya kışkırtılan şovenizm, cinsiyetçilik, ırkçılık, mezhepçilik, göçmen düşmanlığı ve savaş politikaları bu düzenin yarattığı krizi yönetmenin bir yolu olarak ülkemizin ve halkın geleceğini tehdit ediyor.

Bu düzen böyle gitmez. Halkı yoksulluğa, açlığa, işsizliğe, borçluluğa ve güvencesizliğe mahkûm eden bu akıl dışı düzen Türkiye’nin sırtında bir yüktür.

Öte yandan 20 yıldır ülkeyi yönetenler ve tüm yetkileri tek kişide toplayanlar sorumluluktan kaçamaz.

Ülkenin kanayan sorunlarını kendi dışındaki herkese ve her şeye bağlayan bir yönetim anlayışına artık yeter diyoruz.

Biz işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, tüm sömürülenler, yoksullaşanlar ve ezilenler olarak bu düzeni değiştirme, 84 milyonun insanca yaşayacağı bir ülkeyi inşa etme gücümüz var.

Emeğin, barışın, demokrasinin, eşitliğin, özgürlüğün egemen olduğu bir düzeni biz kuracağız!

Yaşasın Birlik, Yaşasın Dayanışma, Yaşasın Mücadele! Yaşasın 1 Mayıs!”

 

yukarı çık
0
Paylaşım