Menu
RSS
AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

Antalya'nın Kaş ilçesinde 3,9 ...

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün Tutuklanması AKP’nin Bir İntikam Planı Olarak Görünüyor

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün T…

“AKP ve onun sözünden çıkmayan...

CHP: İktidarın Demokrasi Anlayışı İşte Tam Budur; Kepez Belediye Başkanı Şok Bir Kararla Tutuklandı

CHP: İktidarın Demokrasi Anlayışı İşte Tam Budur; …

Antalya’nın Sarısu teleferik h...

Başkan Böcek: Teleferikteki 25 Kabinde 184 Vatandaşımızı Kurtarma Çalışmaları Sürüyor

Başkan Böcek: Teleferikteki 25 Kabinde 184 Vatanda…

Antalya'da 1 kişinin öldüğü 2'...

Başkan Muhittin Böcek: Daha Nice Bayramlarda Hep Beraber Olmak Dileğiyle

Başkan Muhittin Böcek: Daha Nice Bayramlarda Hep B…

Antalya Büyükşehir Belediye Ba...

Prev Next

Antalya’da Emekçiler “Artık Yeter” Diyerek Bordrolarını Yaktı

Antalya’da Emekçiler “Artık Yeter” Diyerek Bordrolarını Yaktı

KESK Antalya Şubeler Platformu üyeleri artan enflasyon ve ekonomik krizi protesto için bordrolarını yaktı.

Antalya Defterdarlığı önünde toplanan KESK üyeleri adına konuşan KESK Antalya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Devrim Mol “Artık Yeter Diyoruz! Gittikçe ağırlaşan koşullarda bırakalım altı ay sonrasını yarın nasıl bir ülkeye uyanacağımızı bilmiyoruz.

Mol konuşmasını şöyle sürdürdü: Bu karanlık tabloda GEÇİNEMİYORUZ!  NEFES ALAMIYORUZ!

Haberin Videosu:

Üstümüze çöken bu zifiri karanlıktan tek çıkış yolumuz hangi sendikanın üyesi olursak olalım yetkinin asıl sahipleri olarak bir araya gelmemizden ortak mücadeleyi yükseltmemizden geçiyor!” dedi.

Bunun bir adımı olarak;

 “GEÇİNEMİYORUM, İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK BİR ÜCRET İSTİYORUM” diyen TÜM KAMU EMEKÇİLERİ bugün, yoksulluğumuzun belgesi olan bordrolarımızı yakıyoruz!” dedi.

Basın Açıklamasının  tam metni:

Geçinemiyoruz! İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret İçin Bordrolarımızı Yakıyoruz!

Binbir türlü zorluk içinde borçla harçla ayakta kalmaya çalışırken yeni yıla da gözlerimizi fahiş zamlarla açtık.

Yılın daha ilk dakikalarında elektriğe, doğalgaza, akaryakıt ürünlerine, ulaşıma yapılan astronomik zamların şokunu atlatmadan her yanımız adeta zam kasırgası ile sarıldı.  Her alış verişte cebimizden çıkan para artarken poşetlerimiz küçüldükçe küçülüyor.

TÜİK rakamları bile son 19 yılın en yüksek enflasyonunu gösteriyor. Ancak Çarşıya, pazara, mutfağa yansıyan zamlar yaşadığımız hayat pahalılığının TÜİK enflasyonun en az iki katı olduğunu gösteriyor.

Hem açlık hem de yoksulluk sınırı %55 arttı. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 4 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 13 bin TL’yi, bekar bir çalışanın yaşam maliyeti 5 bin TL’yi aştı.

Halkın cebinden alınıp piyasaya sürülen milyarca dolarla döviz kuru 3-4 puan düşürüldü. Buna rağmen yılın başında 7,40 TL olan dolar kuru 13 TL üzerinde kalmaya devam ediyor.

Maaşımızı Dolarla Almıyoruz Ama…

Tükettiğimiz her şey döviz fiyatlarına göre artıyor.  Üstelik kurdaki kısmi düşüşe rağmen başta akaryakıt ürünleri olmak üzere iğneden ipliğe zam sağanağı devam ediyor.

Yeni yılın ilk dakikalarında elektriğe %50 ile %127 arasında (ortalama %80), doğalgaza %25, vergi, resim ve harçlara %36, köprü geçiş ücretlerine %25 zam yapıldı. Son bir haftadaki katmerli zamlar Asgari Ücrete yapılan %50,4 artışı bile çoktan eritti.

Buna rağmen biz kamu emekçilerine önümüzdeki altı ay için %7,5’luk maaş zammı dayatıyorlar. Enflasyon farkını öne çekmekten ibaret %2,5 artışı “refah payı” diye yutturmak istiyorlar.

2020 başında 4 bin 450 TL, 2021 yılında 5 bin 156 TL olan ortalama kamu emekçisi maaşı bu Ocak’ta 7 bin 151 TL’ye çıkmış olacak. Ancak söz konusu maaşla alınan dolardan çeyrek altına, gıda ürünlerinden tüketim maddelerine her şeyin miktarı azalmaya devam edecek.

Yıllardır gerçek enflasyonu iliklerimize kadar yaşadık. Yaşamaya devam ediyoruz.

Ama maaşlarımız hep bir yerlerden sipariş edilip TÜİK tarafından masa başında belirlenen rakamlara göre artırıldı.

Üstelik Ali Cengiz oyunları ile belirlenen bu rakamlara göre belirlenen enflasyon farkını almak için bile altı ay beklemek zorunda bırakıldık.

Maaş artışlarımızı yaşadığımız hayat pahalılığını yansıtmayan, resmi enflasyon rakamlarına endeksleyen mutabakatlara hiç sıkılmadan “toplu sözleşme” dediler.

‘Yetkili’ sıfatı ile masaya oturanlar mangalda kül bırakmayan laflar ettiler.

Ancak her seferinde ya maaş artışlarımızı TÜİK rakamlarına indirgeyen mutabakatlara imza koydular. Ya da danışıklı dövüş oyunları ile son sözü hükümete bırakan Hakem Kuruluna attılar. Talep ettikleri maaş artışı oranının üçte birine imza attıkları son mutabakatı bile “bütçeden hakkımızı, refahtan payımızı aldık” diyerek cilalamaktan geri durmadılar.

Sonuçta fatura daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesizleşme olarak hepimize kesildi. Maaşlarınızdaki erime yerini buharlaşmaya bıraktı. Yoksulluğumuz arttı.

Sadece son bir hafta içinde yaşadığımız fahiş zamlar refah payı aldatmacasını çoktan yutmuş bulunuyor.

Buna rağmen hala önümüze sahte enflasyon rakamlarını koyanlara,

İğneden ipliğe zam kasırgası yıllardır süren yangının ateşini her gün daha fazla körüklerken “yapılan artış ateşi bir miktar alır fakat közü söndürmeye yetmez” diyenlere

Artık Yeter Diyoruz!

Gittikçe ağırlaşan koşullarda bırakalım altı ay sonrasını yarın nasıl bir ülkeye uyanacağımızı bilmiyoruz.

Bu karanlık tabloda GEÇİNEMİYORUZ!  NEFES ALAMIYORUZ!

Üstümüze çöken bu zifiri karanlıktan tek çıkış yolumuz hangi sendikanın üyesi olursak olalım yetkinin asıl sahipleri olarak bir araya gelmemizden ortak mücadeleyi yükseltmemizden geçiyor!

Bunun bir adımı olarak;

 “GEÇİNEMİYORUM, İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK BİR ÜCRET İSTİYORUM” diyen TÜM KAMU EMEKÇİLERİ bugün, yoksulluğumuzun belgesi olan bordrolarımızı yakıyoruz!”

yukarı çık
0
Paylaşım