Menu
RSS
AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

Antalya'nın Kaş ilçesinde 3,9 ...

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün Tutuklanması AKP’nin Bir İntikam Planı Olarak Görünüyor

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün T…

“AKP ve onun sözünden çıkmayan...

CHP: İktidarın Demokrasi Anlayışı İşte Tam Budur; Kepez Belediye Başkanı Şok Bir Kararla Tutuklandı

CHP: İktidarın Demokrasi Anlayışı İşte Tam Budur; …

Antalya’nın Sarısu teleferik h...

Başkan Böcek: Teleferikteki 25 Kabinde 184 Vatandaşımızı Kurtarma Çalışmaları Sürüyor

Başkan Böcek: Teleferikteki 25 Kabinde 184 Vatanda…

Antalya'da 1 kişinin öldüğü 2'...

Başkan Muhittin Böcek: Daha Nice Bayramlarda Hep Beraber Olmak Dileğiyle

Başkan Muhittin Böcek: Daha Nice Bayramlarda Hep B…

Antalya Büyükşehir Belediye Ba...

Prev Next

DİSK Akdeniz Bölge Temsilcisi Küçük: İşçi Sınıfı Deprem Bölgesinde Yaşamı Yeniden Örüyor

DİSK Akdeniz Bölge Temsilcisi Küçük: İşçi Sınıfı Deprem Bölgesinde Yaşamı Yeniden Örüyor

DİSK Akdeniz Bölge Temsilcisi, DİSK/GENEL-İŞ Sendikası Antalya Şube Başkanı Vedat Küçük yaptığı yazılı açıklamada “Mevcut iktidar, uzun zamandır daha da belirgin hale gelen

basiretsizliğiyle yaşanan bu büyük felakette de donup kaldı, organize olamadığı gibi dayanışma için deprem bölgesine giden bütün muhalif kesimleri de engellemeye çalıştı.

Depremin bilançosunun ağırlığı altından kalkamayacağını gösteren iktidar sahiplerine tepkiler büyürken; onlar bu haklı eleştirileri yapanlara gözdağı vermeyi tercih etti” dedi.

“Kaderin değil, sömürü düzeninin, çarpık yapılaşmanın, rant ve talanın neden olduğu bu yıkım, eşit ve insanca yaşama hakkı için daha çok kenetlenmemizi, susturulmaya çalışılan vicdanımızın sesine daha çok kulak vermemizi zorunlu kılıyor” diyen Küçük açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Bu topraklarda toplum hafızasının en iyi yaptığı iş, geçmişten dersler çıkararak yeni acıların önünü almak yerine, hep unutmak olmuştur. Devlet ve hükümetlerin büyük çıkar elde ettiği bu unutuş hali, acıların katlanarak çoğalmasına, enkaz yığınlarının sadece geçmişi değil geleceği de içine alarak boğmasına neden oluyor.

Şimdi, 6 Şubat 2023’te on ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerde büyük bir şok ve acı yaşayan Türkiye toplumu, depremle birlikte fay hatlarıyla dolu bir ülkenin neden hiçbir önlem almadığını, on binlerce insana mezar olan yapılara niçin ve kim tarafından izin verildiğini konuşurken

bir yandan da toplum olarak kendi kendimize dayanışmayı örmeye, yardımlaşmaya çalışıyoruz.

Yaşanan felaketin boyutlarını sıcağı sıcağına tam olarak göremiyoruz belki ama can havliyle elimizden ne gelirse yapmaya çalışıyoruz. Bu büyük enkazdan çıkış, uzun bir zaman alacak, uzun bir yas sürecinin içindeyken yaşamaya olduğu gibi devam edebilmek çok zor olacak ama yapılacak çok işimiz var.

Geriye kalanlar için yeniden inşa edilmesi gereken kentlere ve bu süreçte güçlü ve kararlı bir hafızaya ihtiyacımız var.

Mevcut iktidar, uzun zamandır daha da belirgin hale gelen basiretsizliğiyle yaşanan bu büyük felakette de donup kaldı, organize olamadığı gibi dayanışma için deprem bölgesine giden bütün muhalif kesimleri de engellemeye çalıştı.

Depremin bilançosunun ağırlığı altından kalkamayacağını gösteren iktidar sahiplerine tepkiler büyürken; onlar bu haklı eleştirileri yapanlara gözdağı vermeyi tercih etti.

Donanımlı bir kurtarma ekibine sahip olmaması; araç gereç eksikliği, hızlı ve etkin müdahalede çok geç kalınması ve ardından bölgeye gerekli iletişim, barınma, hijyen ve beslenme olanaklarının ulaşmaması ve bütün bunları düzenleyecek, koordine edip yönetecek bir kriz merkezinin kurulamaması gibi

pek çok aksaklığın yaşanmaya devam ettiği deprem bölgesinde, her felakette ve krizde olduğu gibi emekçiler, işçiler, yoksul halk yığınları sınırlı imkanlarıyla dayanışmaya çalışıyor.

Toplumu kutuplaştıran, düşmanlaştıran siyaset anlayışına inat, birlikte yaralarını sarmaya çalışan Türkiye toplumunun her kesimi dayanışmanın iyileştiren gücüne sımsıkı tutunmuş durumdadır. Böyle zamanlarda sınıf bilincinin kaynaklık ettiği sınıf kültürü, toplumsal ilişkilerin ve bağların güçlenmesini daha olanaklı hale getiriyor.

Kaderin değil, sömürü düzeninin, çarpık yapılaşmanın, rant ve talanın neden olduğu bu yıkım, eşit ve insanca yaşama hakkı için daha çok kenetlenmemizi, susturulmaya çalışılan vicdanımızın sesine daha çok kulak vermemizi zorunlu kılıyor. Nefret ve kötülüğü körükleyenlere karşı dayanışmayı, işbirliğini,

yardımlaşmayı büyütmek en azından geleceğimizin temellerini sağlamlaştıracaktır”

yukarı çık
0
Paylaşım