Menu
RSS

Antalya Eğitim Sen: Yüzyüze Eğitim İçin Gerekli Tedbirleri Alın!

Antalya Eğitim Sen: Yüzyüze Eğitim İçin Gerekli Tedbirleri Alın!

6 Eylül 2021 tarihinde başlayacak olan 2021-2022 eğitim-öğretim yılı öncesinde okullarda gerekli ve yeterli tedbirlerin alınmadığını, özellikle temizlik personeli istihdamı konusunda önemli eksiklikler yaşandığı göstermiştir.

Eğitim bileşenlerinin yaşam hakkı ile öğrencilerimizin eğitim hakkını riske atan bu eksiklikler konusunda tüm sorumluluğun MEB’de olduğu ve acil önlem alınması gerektiği açıktır. Konu ile ilgili olarak kamuoyu duyarlılığı oluşturmak amacıyla Eğitim Sen Antalya Şube’de düzenlenen basın toplantısında

Şube Başkanı Nurettin Sönmez “Milli Eğitim Bakanlığı 2020 Mart ayından buyana sağlıklı yüzyüze eğitimin devam ettirilmesinin koşullarını yerine getirmeye dönük atılması gereken adımları atmamış, günübirlik kararlarla süreci ilerletmeye çalışmıştır.

Milli Eğitim Bakanının da katıldığı dünkü Bilim Kurulu toplantısında eğitimle ilgili alınan kararlar ve sonrasında yapılan açıklamalar yapılmayan hazırlıkların üzerini örtmeye dönüktür” dedi.

Sönmez’in yaptığı basın açıklamasında şunlar söylendi:

Yüzyüze Eğitim İçin Gerekli Tedbirleri Alın! 

“Öğrenciler ve eğitim emekçileri 6 Eylül’de tam zamanlı yüzyüze eğitime başlayacak. Sendikamızın tüm uyarılarına ve çağrılarına rağmen yaz ayları boyunca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ciddi bir hazırlık yapılmadığını tüm eğitim bileşenleri adına üzülerek belirtmek isteriz.

Milli Eğitim Bakanlığı 2020 Mart ayından buyana sağlıklı yüzyüze eğitimin devam ettirilmesinin koşullarını yerine getirmeye dönük atılması gereken adımları atmamış, günübirlik kararlarla süreci ilerletmeye çalışmıştır. Milli Eğitim Bakanının da katıldığı dünkü Bilim Kurulu toplantısında

eğitimle ilgili alınan kararlar ve sonrasında yapılan açıklamalar yapılmayan hazırlıkların üzerini örtmeye dönüktür.

Okulların 6 Eylülde yüzyüze açılacağı aylar öncesinden takvimlendirilmesine rağmen;

-Taşımalı eğitimin pandemi koşullarında risk oluşturduğunu görüp Köy okullarını açmaya dönük bir çalışma yapılmamıştır.

-Milli Eğitim Bakanlığı kendi verilerine göre 100 bin öğretmen açığı olduğunu belirtiyor. Eğitim Sen’in verilerine göre ise 300 bin öğretmen açığı bulunmaktadır. Bu gerçekliğe ve 6 Eylülde yüzyüze eğitim başlayacak olmasına rağmen öğretmen atamaları hala yapılmamış.

Yapılacağı söylenen 20 bin atama ise ihtiyacı gidermeyecektir.

- Yıllardır kadrolu yardımcı personel alımı yapılmamakta ve ihtiyaçlar İŞKUR üzerinden geçici görevlendirmelerle geçiştirilmektedir. 6 Eylülde yüzyüze eğitim öğretim başlayacak olmasına rağmen okulların çok büyük bir bölümünde yardımcı personel ve kapı güvenlik çalışanı hala yoktur.

Bu görevlendirmeler hala yapılmamıştır. Oysa görevlendirmelerin şimdiye kadar yapılması ve okulun eğitim öğretime hazır hale getirilmesi gerekiyordu.

-Eğitimde yaşanan önemli sorunların başında kalabalık sınıflar gelmektedir. Kent merkezlerindeki okulların büyük bölümünde sınıf mevcutları 40 kişinin üzerindedir. İktidar bu sorunu aşmaya dönük adım atmıyor. Yeni okul ve derslik yapılmasına dönük bütçeden kaynak aktarılmıyor.

-Kentimizde Meryem Mustafa Ege Ortaokulunda başlatılan güçlendirme çalışmaları eğitim öğretim başlamadan önce bitirilememiştir. Bu nedenle öğrenciler Fatmagül Özpınar İlkokulunda eğitim öğretime devam edecekler. Yine Korkuteli Yazır Mahallesi İlkokulu,

ortaokulu aylar önce yıkılmasına rağmen yeni okul yapımına başlanmamış ve Yazır Mahallesi öğrencileri Korkuteli merkeze taşınarak eğitim öğretime devam edecekler. Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkün.

-Ülke genelinde bugün itibariyle iki doz aşı olma oranı Sağlık bakanlığının açıklamasına göre %60.65 tir. Bu tabloya göre velilerin önemli bir bölümü henüz aşılarını yaptırmamış durumda. Eğitim emekçilerinin ise %10 u aşı yaptırmamış durumdadır.

Sınıflar seyreltilmediği için her sırada 2 veya 3 öğrenci oturacaktır. Mesafe kuralının tamamen ortadan kalktığı bir durumla karşı karşıyayız. Okullarda bütün hazırlıkların yapıldığını söyleyen Milli Eğitim Bakanlığı pandemide en temel kural olan mesafe kuralını kendisi ihlal etmiş oluyor.

Derslerde her sırada 2,3 kişi oturan öğrencilerin teneffüste mesafeyi korumasının bir anlamı kalmıyor.

-2020 mart ayından buyana okullarda çoğunlukla uzaktan eğitim yapıldığı için okulların bazılarında kantin işletmecileri yok. Öğrencilerin yemek ihtiyacını nasıl gidereceklerine dair sorunlar yaşanacak. Bu konuda da henüz çözüm üretilmiş değil.

-Taşımalı eğitim yapılan okullarda servis ve öğle yemeği sorunu tam olarak çözülmüş değil. Göç yolda düzelir anlayışı ile hareket edilmesi plansızlığın, hazırlıksızlığın bir göstergesidir.

-Okullarımızın büyük bir çoğunluğunu oluşturan kalabalık okullarda, öğrenci tuvaletlerinde gerekli genişletmenin yapılmadığı, lavabo sayılarının artırılmadığı görülmektedir. Öğretmen odalarının en azından ikiye çıkarılması yönünde bir hazırlık da yoktur.

-Maske, sabun ve diğer hijyen malzemeleri konusunda okullarımızda ne düzeyde bir hazırlık yapıldığı, bu malzemelerin temininin birçok konuda olduğu gibi yine velilerimizin sırtına mı yükleneceği konularında açıklık yok.

Alınması gereken tedbirleri bu boyutuyla sıraladığımızda önemli bir bütçeye ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır. Ancak iktidar eğitimin kronikleşen sorunlarını çözmeye dönük yaklaşım içerisinde olmadığı için eğitime bütçeden ayrılan pay sadece personelin yetersiz ücretlerini karşılayacak kadardır.

Eğitim alanında seferberlik düzeyinde bir çalışma için bir an önce kapsamlı bir ek bütçenin hazırlanıp hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Yüzyüze eğitimi sağlamakla görevli olanlar, sorumluluklarını yerine getirmelidir!

Bugüne kadar, acil uzaktan öğretim kapsamında evleri ofise dönen, çalışma saatleri esnekleşen, iş yükü artan eğitim ve bilim emekçilerinin yanı sıra, kendisi çalışırken çocuğunun evdeki bakımı için çözüm bulmak zorunda bırakılan veliler ve eğitim haklarını etkili şekilde kullanamayan öğrenciler,

salgın dönemini derinleşen hak kayıplarıyla geçirmiştir.

Bu kapsamda MEB’in eğitim emekçilerinin sağlıklı bir ortamda çalışma hakkını ve öğrencilerin de sağlıklı bir ortamda eğitim hakkını kullanabilmeleri için gerekli tüm tedbirleri alması zorunludur.

Özellikle son günlerde aşı olmaktan kaçınan eğitim emekçileri için haftada iki defa PCR testinin zorunlu tutulması konusu, kimi çekinceleri ve kaygıları beraberinde getirmiştir. Sendikamız, salgın sürecinin başından beri bilim insanlarının ve Türk Tabipleri Birliği’nin salgın yönetimine ve

alınması gereken tedbirlere ilişkin raporlarını, çözüm önerilerini ve uyarılarını kendisine referans almaktadır. Bu nedenle de bütün eğitim emekçilerini aşı olmaya çağırıyoruz. Ancak aşı olmaktan kaçınan eğitim emekçilerinin haftada iki gün virüsün yoğun olarak yer aldığı hastanelere gitmek zorunda bırakılmamaları,

oluşturulacak gezici sağlık ekipleriyle testlerin iş yerlerimizde yapılması önem arz etmektedir.

Her eğitim ve bilim emekçisi, eğitimin yüz yüze olması gerektiğini bilmekte, acil uzaktan öğretimle daha fazla eğitim sürdürülemeyeceğini görmektedir. MEB’de artık salgın yönetiminin “ben yaptım, oldu” mantığıyla yürütülemeyeceğini görmelidir.

Okullarımızı amasız, fakatsız açabilmek ve açık tutabilmek halkımız açısından ivedi bir ihtiyaçtır. Okullarımızın kapalı kalmasının toplumsal zararları düşünüldüğünde MEB’in ve iktidarın duyarsızlığı kabul edilemez. Yayımlanan “COVİD-19 SALGININDA OKULLARDA ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER” broşürü ile

sorumlulukların büyük bölümünü okul yöneticilerinin üzerine bırakarak bu süreç yürütülemez. İktidarı ve MEB’i bir kez daha sorumlu davranmaya çağırıyoruz.”

yukarı çık
0
Paylaşım