Menu
RSS

Antalya DİSK: Şiddet Salgınına Karşı Yaşasın Kadın Dayanışması!

Antalya DİSK: Şiddet Salgınına Karşı Yaşasın Kadın Dayanışması!

Devrimci İşçi Sendikaları Akdeniz Bölge Temsilcisi ve Genel İş Antalya Şube Başkanı Vedat Küçük 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada şiddeti sert bir dille kınayarak İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun uygulansın dedi.

Küçük açıklamasında pandemi ortamında kadına yönelik şiddetin azalmadan devam ettiğini belirterek şöyle devam etti:

“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’nü bu yıl salgın koşullarında karşılıyoruz. Dominik Cumhuriyeti’nde faşist diktatörlüğe karşı mücadelenin öncüsü olan ve 25 Kasım 1960’da diktatörün askerleri tarafından öldürülen Mirabel kızkardeşlerin anısı,

dünyanın dört bir yanındaki kadınların şiddete, savaşa, sömürüye ve ayrımcılığa karşı mücadelelerinde yaşamaktadır.

Kadına yönelik şiddetin kaynağı eşitsizliktir, cinsiyetçiliktir ve ayrımcılıktır. Olağan dönemlerde de varlığını sürdüren toplumsal cinsiyet eşitsizliği ülkemizde 2018 yılından itibaren ağırlığı artan ekonomik kriz ve 2020’deki Covid-19 pandemisiyle birlikte katmerleşmektedir.

Covid-19 pandemisinin yarattığı toplumsal ve ekonomik sorunlar, var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirerek kadınların evde, sokakta ve işyerlerinde daha çok fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalmasına ve hatta yaşam haklarının ellerinden alınmasına neden oluyor.

Türkiye’de 2020'nin ilk on ayında en az 229 kadın öldürüldü, 122 kadın tacize uğradı, 226 çocuk istismar edildi ve 79 kadın tecavüze uğradı.

Covid-19 pandemisiyle mücadelede hükümetin iş ve gelir kaybına uğrayanlara sosyal destek içermeyen, işçi sınıfını dışarıda bırakan “evde kal” çağrıları, sınıfsal eşitsizlikleri olduğu kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunlarını da artırmıştır.

Birçok kadın kendisine yönelik şiddetin failleri ile “evde kalmak” zorunda bırakılmıştır. 2020’de kadına yönelik şiddet artarken, her türlü şiddeti ortadan kaldırmak ve kadın cinayetlerini durdurmak için etkin biçimde uygulanması gereken bir uluslararası sözleşme olan

İstanbul Sözleşmesi iktidar tarafından hedef alınmış, ortadan kaldırılmak istenmiştir.

Salgın ile birlikte kadınların ev içi yükü de ağırlaşmıştır. Okulların kapatılması ya da uzaktan eğitime geçilmesi ile çocuk bakımı, yaşlı bakımı ile artan iş yükü, uyulması gereken hijyen kuralları, temizlik işleri, geleneksel olarak kadına yüklenen

toplumsal cinsiyet rolü gereği kadınların omuzlarına yıkılmıştır. Ev içi iş yükündeki artışın yanı sıra, piyasada daralan istihdam olanaklarının kadınların işgücüne katılımını ve istihdamını azaltmış, kadın işsizliği çığ gibi büyümüştür.

Kadınlar olarak, evde ve kamusal alanda karşılaştığımız şiddet ve ayrımcılıkla çalışma yaşamında da yüz yüze olduğumuz bir gerçektir. Daha işe alım sürecinden başlayan ve tüm çalışma yaşamlarına sirayet eden bu durum pandeminin ve

ekonomik krizin etkisiyle perçinlenmiştir. Son bir yılda kadın işgücü 763 bin, kadın istihdamı yarım milyon kişi azaldı. Kadın işsizliği ise resmi rakamlara göre 1,5 milyona yaklaştı, geniş tanımlı kadın işsizliği 4,3 milyonu geçti.

Covid-19 döneminde kadınların iş ve istihdam kaybı toplamda yüzde 45’i aştı. Bütün bu veriler göstermektedir ki, kadınlar, Covid-19’un yarattığı işsizlikten ve istihdam kaybından çok daha fazla etkilenmiştir.

Salgın sürecinde kadınların en çok çalıştığı işkolları olan sağlık, eğitim, gıda ve perakende hizmetlerinde çalışma koşulları ağırlaştı ve çalışma süreleri arttı. Ayrıca kadın emeğinin daha çok kayıt dışı sektörlerde yoğunlaşması da salgın sürecinde kadınların gelir ve

sosyal güvenceden yoksun kalmasına neden oldu.

Kısacası ülkemizde kadın emeği konusunda yaşanan sorunlar, salgın sürecinde giderek daha da ağırlaştı. Biz kadınların her alanda mücadele ettiğimiz şiddet ve tacizden, ekonomik krizden ve pandeminin yıkıcı etkilerinden korunmamız için yapılması gerekenler bellidir:

1.İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun uygulansın!

2.ILO’nun geçen yıl kabul ettiği 190 no.lu “İşyerinde Şiddet ve Tacizin Önlenmesi” Sözleşmesi ülkemiz tarafından da onaylansın!

3.İktidarın politikalarında kadın istihdamını artırmak için önerilen esnek çalışma biçimlerine karşı tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalıdır. Covid-19 pandemisinin yarattığı krizden en çok etkilenen sektörlerde iş ve

gelir kaybına uğrayan kadınlar için özel önlemler geliştirilmelidir.

 4.Salgın süresince bütün işçiler süre koşulu aranmaksızın işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanmalıdır. Tüm işyerlerinde, hamileler, yasal süt izni kullananlar, engelliler, 60 yaş ve üzerinde olanlar Covid-19 salgını süresince idari izinli sayılmalıdır.

5.Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmelidir.

6.Kadınlara özgü görülen ev içi sorumluluklar için kamusal politikaların hayata geçirilmesi şarttır. Özellikle kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılarak

tüm kadın ve erkeklerin ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak tanımlanmalıdır.

Bizler buradan bir kez daha duyuruyoruz; 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde, kadına yönelik her türlü şiddet, taciz ve ayrımcılık karşısında haklı mücadelemizde ön safta kız kardeşlerimizle sesimizi ve sözümüzü büyütmeye kararlıyız.

YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!”

yukarı çık
0
Paylaşım