Menu
RSS

Uluslararası A.Ü Hukuk Öğrencilerinin Ankara Çıkarması

Uluslararası A.Ü Hukuk Öğrencilerinin Ankara Çıkarması

Uluslararası Antalya Üniversitesi Evrensel Hukuk Topluluğu öncülüğünde, Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Zübeyr Yıldırım’ın ve Yrd. Doç. Dr. İnanç İşten’in ve fakülte öğrencilerinin katılımlarıyla Ankara’da saha çalışmaları yapıldı.

Gezi kapsamında T.C. Adalet Akademisi, yüksek yargı organları, Anıtkabir, eski TBMM binası ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi ziyaret edildi. T.C. Adalet Akademisi'nde Hâkim Bahtiyar Çoban, akademi temsili duruşma salonunda hâkimlik ve savcılık mesleklerine dair bilgilendirmede bulundu.

Anayasa Mahkemesi ziyaretinde raportör hakimler Mustafa Eyyub Demirbaş ve Yunus Emre Yılmazoğlu, Anayasa Mahkemesi'nin işlevi, görevleri, bireysel başvuru yolu ve yüce divan hakkında bilgiler vererek, öğrencilerden gelen soruları cevaplandırdı. 

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’na yakın bir zamanda seçilen Nuri Necipoğlu, ilk resmi ziyaret kabulünü UAÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerini ağırlayarak yaptı. Öğrencileri, mahkemenin heyet toplantılarını yaptığı salonda konuk eden Necipoğlu, “İyi bir hukukçu olmanın üç tane olmazsa olmazı vardır” diyerek bunları şöyle sıraladı: “Birincisi, disiplinli olmak gerekir. İkincisi, çalışacağız. Üçüncüsü bilgi sahibi olacağız. Bilgi, kuvvettir. Bu özelliklere sahip olduktan sonra istemeseniz bile başarılar sizi takip edecektir.

Vatandaş hâkimin karşısına geldiğinde hâkimin tarafsız olduğunu bilecek, bağımsız olduğunu bilecek, bir teminatı olduğunu bilecek. Bir de hâkim ve savcı olarak ona doğrudan doğruya değil de dolaylı olarak ‘ben senin şu dosyanı çok iyi biliyorum, sen hiç merak etme. Senin bu dosyanı, bu davanı, bu talebini hukuka uygun çözeceğim’ intibaını uyandıracak. İnanın hangi yönde karar verirseniz verin, vatandaş size itiraz etmez.”

Her Şeyden Önce Vicdan Ve Adalet Duygusu

Askeri yargı ilk derece mahkemeleriyle devam eden saha çalışmalarını, Kara Kuvvetleri Komutanlığı askeri mahkemelerinde bilgi alınarak ve duruşma salonlarını gözlemlemek takip etti. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Genel Sekreteri Hâkim Albay Yüksel Doğan tarafından AYİM hakkında yapılan sunumun ardından AYİM Başkanı Hâkim Tümgeneral Abdullah Arslan’ın katılımıyla hukuka ve askeri mahkemelere ilişkin keyifli bir sohbet gerçekleştirildi.

Öğrencileri, bir hukukçunun içinde doğrular serpiştirilmiş büyük yalanlara karşı dikkatli olması gerektiği konusunda özellikle uyaran Arslan, sözlerine şu şekilde devam etti: “Hukukun dili evrenseldir. Adalet terazisini elinde tutanın gözleri kapalıdır. Adalet duygusu, ne dinden dine fark eder ne ırktan ırka, ne de milletten millete.

Ortak dil, ortak paydadır. Temel insan hak ve özgürlükleri üzerine inşa edilmiş, insan mutluluğunu ve refahını hedef almış bir bilimde, bir disiplinde eğitim alıyorsunuz. Hukukçunun her şeyden önce vicdan ve adalet duygusundan hiçbir zaman uzaklaşmaması gerekir. Konjonktürel değil, günü kurtarmak adına değil, geleceği kurtarmak adına karar verin.

Savunamayacağınız, niye böyle yaptım diyeceğiniz konuların mümkün olduğu kadar az olmasını dilerim. Hiç olmaması mümkün değil. Çünkü insan tecrübeleri yaşaya yaşaya geliyor. Niyet çok önemlidir. Ben hakimlik ve savcılık mesleğini bir anlamda empati sanatı olarak görürüm.

Adaletin hangi kürsüsünde olursanız olun, empati yapabilen hakim, empati yapabilen savcı, empati yapabilen avukat gerçek bir hukukçudur. Her zaman karşınızdakinin yerine kendinizi koyabilirseniz, bunun sizin başınıza gelebileceğini düşünebilirseniz daha adil, daha doğru kararlara gidebilirsiniz.”

UAÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerinin son ziyareti Askeri Yargıtay'a yapıldı. Askeri Yargıtay üyelerinin de eşliğinde mahkeme Genel Sekreteri Hâkim Albay Abdülkadir Karakaş mahkeme hakkında kısa bir sunum yaptı. Ardından Askeri Yargıtay Başkanı Hâkim Tuğamiral A. Zeki Liman, UAÜ öğrencileri ile bir araya geldi.

“Günümüzde, en az hava kadar, su kadar ve sağlık kadar hukuka da ihtiyacımız olduğu herkes tarafından biliniyor ve bu husus toplumun her kesiminde ve her fırsatta açıkça ifade ediliyor.” diyen Hâkim Tuğamiral Liman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki askeri yargıya neden ihtiyaç duyulmuştur?

Bireyin ve toplumun güvenliği için güçlü bir devlete, güçlü bir devlet için güçlü bir orduya ve güçlü bir ordu için de gerektiğinde her türlü silah ve gereçleri hukukun gereklerine uygun bir şekilde kullanabilecek disiplinli personele ihtiyaç vardır.

Disiplin ise, silahlı kuvvetlerdeki işleyişi ve ihtiyaçları bilen ihtisas sahibi, bağımsız ve tarafsız hâkimler tarafından adil ve hızlı yapılacak yargılama sonunda verilecek kararlarla sağlanabilir.

Bu nedenle iş yükü altında ezilmeyen ihtisas mahkemelerine ihtiyaç vardır. Bugün itibarıyla ülkemizdeki yargı yapılanması içinde bu ihtiyacı, Anayasa’nın gösterdiği yargı teminatları ile donatılmış olan ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde konuşlanmış 28 askeri mahkemeden oluşan askeri yargı ve bu kapsamda üst derece yargı organı olan bir asırlık tecrübeye sahip Askeri Yargıtay en iyi şekilde karşılamaktadır.

Şüphesiz ki adli ve idari yargıda olduğu gibi askeri yargının da eleştirilebilecek yönleri bulunmaktadır. Ancak kamu yararı için yıkıcı değil yapıcı eleştirilere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Fikirlerinizi Özgürce Söyleyin

Hukukun temel kurallarını ve kurumlarını çok iyi öğrenmeniz, tanımanız gerekir.  Derslerinize aktif katılın, fikirlerinizi hiçbir zaman yabana atmayın. Başkaları farklı değerlendirecek diye düşünmeyin, özgürce fikirlerinizi söyleyin. Kamuoyunda eleştirenler var, askeri yargı olmalı mı olmamalı mı şeklinde.

Kim eleştiriyorsa baktığımızda hiçbirisi Askeri Yargıtay’a ne gelmiş ne bir Askeri Yargıtay kararını okumuş, yani eleştirirken burada bizim bir ürünümüze değinerek ‘şurada şöyle yapılmış, bu yüzden böyle olmamalı’ diye bir eleştiri yok. Bizimle temas edenlerin hepsi, bu kurumun ne kadar kaliteli ürünler verdiğini söylüyor.

Onun da sebebi, Yargıtay ceza daireleri, yılda bir milyon dosyaya bakıyor. Adalet Bakanlığı’nın istatistikleri var, bir ceza davasına ayırabildikleri süre daha doğrusu bitirme süresi, ortalama, Yargıtay Başsavcılığı’na giriş ve çıkış altı yüz küsur gün, bizde 60 gün. Niye? Çünkü makul sayıda işle uğraşıyoruz. Olması gereken, yüksek yargıda makul sayıda işle uğraşılmasıdır.

Biz Yargıtay’ı eleştirmiyoruz, yapabileceği hiçbir şey yok. Bu kadar dosya bize gelse biz de kilitleniriz. Bizim şansımız, makul sayıda işle uğraşmamızdır. Bu nedenle nitelikli işler çıkartabiliyoruz.”

yukarı çık
0
Paylaşım