Menu
RSS

Üzerinde Yaşadığımız Pamfilya ve Antalya

Üzerinde Yaşadığımız Pamfilya ve Antalya

Antalya Bölgesi’nde yaşayanlar, mutlaka ‘Pamfilya’ adını duymuşlardır. Ancak bu kelimenin neyi ifade ettiğini, sanırım günümüzde bilen kişi sayısı pek de sanıldığı kadar fazla değildir. Üzerinde yaşadığımız Antalya Ovası'nın Antik Çağ'daki adı Pamfilya'dır.

Kelime olarak 'Karışık Halkların Ülkesi' anlamına gelmektedir. Pamfilya coğrafi bölgesi, Konyaaltı Plajı'ndaki Arapsuyu mevkisinden başlayarak kuzeydeki Toros Dağları dışarıda bırakılacak şekilde Alanya'ya kadar uzanan Antalya Ovası'nın tamamını kapsar.

Ancak çok sayıda araştırmacı, Pamfilya bölgesi doğu sınırlarının Side antik kentinde sona erdiğini, ondan sonra 'Korsanlar Bölgesi' anlamına gelen Kilikya coğrafi bölgesinin başladığını iddia ederler.

Yüzyıllardır Pamfilya Bölgesi, adının anlamına uygun olarak "Her çeşitten, her milletten insanların akın ettiği" bir yer olmuştur. Bunda tabii ki en büyük etken olarak Kataraktes (Düden), Kestros (Aksu), Eurymedon (Köprüçay) ve Melas (Manavgat) gibi nehirlerin suladığı Antalya Ovası'nın verimli topraklarında bugün olduğu gibi, Antik Dönem'de de her türden tarımın yapılabilir olmasıdır. Bu nedenledir ki bu bölge, sık sık siyasi çekişmelere sahne olduğu gibi, zaman zaman da korsanların hüküm sürdüğü bir alan olmuştur.

Eski Arzawa Krallığı

Dilbilimciler çeşitli yazılı kaynaklara dayanarak, bölgenin tarihini MÖ 2. binin son çeyreğine kadar götürürler. Antalya'ya 17 km doğuda, bugünkü Expo2016 yakınındaki Perge Antik kentinde, dilbilimciler tarafından o yıllarda kurulduğu iddia edilen 'Küçük Arzawa Krallığı'na ait elimizde bir buluntu yoktur.

1947 yılından beri Side ve Perge ören yerlerinde sürdürülegelen kazılarda ortaya çıkarılan hiçbir buluntu bizi MÖ. 7. yüzyıl öncesine götürmemektedir. Ancak bilinen şudur ki; MÖ 2. bin yılın sonlarına doğru, bütün antik dünyayı etkileyen 'Deniz Kavimleri' istilası, Arzawa Krallığı'nı yıkmış ve bu tarihten sonra bölgede, Helen dili yayılmaya başlamıştır.

Büyük İskender'in Side'yi istilası sırasında Side halkının Helen dilini konuşmayıp, Luwi kökenli eski kendi yerli dillerini konuştukları dikkate alındığında; Perge, Aspendos Side gibi kentlerdeki ilk yerleşimin MÖ 2. bin yıl içinde var olduklarını görürüz.

Pers Egemenliği

Antik kaynaklara göre Pamfilya bölgesi MÖ 6. yüzyılda Pers egemenliği altındadır. Yine aynı kaynaklara göre, Sillyon'da kurulmuş olan Pers garnizonu bölge güvenliğini sağlanmaktadır.

Çünkü tarihi yazılı kaynaklarda, İÖ. 468 yılında Atinalı kumandan Kimon'un Aspendos yakınındaki Eurymedon (Köprüçay) ağzına gelerek Pers donanmasına ve kara birliklerine karşı kazandığı çifte zafer'den söz edilir. Bu tarihten sonra Perge, Sillyon ve Aspendos gibi kentler Atina yönetiminde bulunan Attik-Delos denizbirliğine katılırlar.

Büyük İskender'in MÖ. 334 yılında ele geçirmek üzere bölgeye girişi kentlerdeki yaşamı her yönden etkiler. Aspendos ve özellikle Sillyon'da gördüğü dirence rağmen Büyük İskender Perge ve Side'de dostça karşılanır. Bu konuda Antikçağ yazarı Arianus'un 'Anabasis' adlı kitabında detaylı bilgiye ulaşmak mümkündür.

Büyük İskender'in ölümünden sonra Pamfilya Ovası, Seleukos (Suriye) ve Ptolemaios (Mısır) Krallıkları'nın üzerinde çekişme içinde oldukları bir alan haline gelir.

İÖ. 190 yılına geldiğinde, Anadolu ve dünya tarihi için önemli gelişme yaşanır. Magnesia savaşıyla Seleukos Krallığı'nın Roma ordusu önünde yenilmesiyle Anadolu ve dolayısıyla Pamphylia Roma yönetimine geçer.

Antalya Kenti Kuruldu

Roma, ele geçirdiği toprakların yönetimini, dost ve temsilcisi konumundaki Bergama Krallığı'na bırakır. İÖ. 159-138 arasında Bergama kralı II. Attalos Doğu Akdeniz ülkeleriyle en kısa deniz yolunun sağlandığı Pamphylia'da bir liman kenti kurmak amacıyla güneye iner ve daha önce Olbia ve Magydos gibi kentlerin kurulduğu alana yakın Korykos isimli bir balıkçı köyünün yerinde, gelecekte bölgenin en önemli kentlerinden biri olacak Attaleia'yı (Antalya) kendi adını vererek kurar.

Ancak ne var ki, MÖ 133 yılında son Bergama Kralı III. Attalos'un yerine tahta geçecek bir varisi olmayışı; onun ülkesini, Roma İmparatorluğu'na dahil edilmesini vasiyet etmesine neden olur. Bergama Krallığı'nın vasiyet yoluyla Roma'ya devrinden sonra Pamphylia, MÖ. 1. yılında Roma'nın Kilikya Eyaleti'ne dahil olur.

Bu eyaletin başına vali olarak Romalı yöneticiler atanır. Roma'dan uzak Pamfilya'da valiler, Perge ve Aspendos'daki tapınak hazinelerini soyarak zor günlerin başlamasına neden olurlar.

Atanan valilerin bu uygunsuz hareketleri, bölgede halkı geçim sıkıntısına sokar. Çünkü Antalya, Side ve Mersine kadar uzanan denizlerde korsanlar türemiş; ticaret korsanların eline geçmiştir.

Barış Devri

Bu durumu haber alan Roma, bazı önlemler almak zorunda kalır. Yüzyılın ortalarında bölgeye gönderdiği gemilerle korsanların kökü kazınır. Hatta uzun süredir Antalya'yı elinde bulunduran Korsan Zeniketes, Olimpos kentine çekilerek orada intihar eder.

Böylece Roma topraklarında İmparator Augustus ile sağlanan ve üç yüzyıl süren huzur ortamı Pamfilya Bölgesi'ni de etkisi altına alır Buradaki kentlerdeki yaşam seviyesinin yükselmeye başlamasıyla günlük yaşamda belirgin bir iyileşme başlar.

Kentlerin yeni binalar ve heykellerle süslenmesi için aralarında büyük bir rekabet başlar. Bugün Pamphylia bölgesinde görülen görkemli yapılar, arkeolojik kazılarda bulunup, bugün Antalya Müzesi'nde sergilenen yüzlerce heykel, lahit gibi sanatsal eserler bu refah ve barış dönemine aittirler.

İşte biz Antalyalılar, böyle tarihi ile, doğası ile böyle zengin bir bölgede yaşıyoruz. Her adımda görkemli tiyatrolara, yüzlerle yıl önce araba yarışlarının yapıldığı stadyumlara rastlıyor; görkemli Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı sanatsal yapıları ile iç içe yaşıyoruz. Bu eserlerin tarihleri yaşanmışlıklarını, öykülerini okuyup öğrenerek, onlara daha büyük bir sevgiyle sahip çıkacağımıza inanıyorum.

Kaynak: Sabah / Hüseyin Cimrin

yukarı çık
0
Paylaşım