Menu
RSS
Antalya Emek Platformu: Ekmek, Adalet Ve Hürriyet İçin 1 Mayıs Meydanlarına!

Antalya Emek Platformu: Ekmek, Adalet Ve Hürriyet …

2024 1 Mayıs’ında da işçiler, ...

Antalya Eğitim İş: Öğretmene Şiddete Dair Boş Sözler Değil Yaptırım İstiyoruz!

Antalya Eğitim İş: Öğretmene Şiddete Dair Boş Sözl…

Eğitim İş Sendikası Antalya Şu...

Kepez Belediye Başkan Vekilliğine Refik Emre Altekin Seçildi

Kepez Belediye Başkan Vekilliğine Refik Emre Altek…

Kepez Belediye Meclisi, görevi...

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

Antalya'nın Kaş ilçesinde 3,9 ...

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün Tutuklanması AKP’nin Bir İntikam Planı Olarak Görünüyor

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün T…

“AKP ve onun sözünden çıkmayan...

Prev Next

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri: Maraş Katliamını Unutmadık, Unutturmayacağız

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri: Maraş Katliamını Unutmadık, Unutturmayacağız

19 Aralık 2018 tarihinde ülkemizde yaşanan insanlık suçu Maraş Katliamı, Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından düzenlenen etkinlikle kınandı. Daha önce de yapılan tüm katliamlarla yüzleşilmediği sürece

yeni katliamların yaşanabileceği kaygısı vurgulanan açıklamayı Emek ve Demokrasi Güçleri adına Deniz Yıldırım okudu.

Emek ve Demokrasi Güçleri Attalos heykelinin bulunduğu ve geniş güvenlik önlemlerinin alındığı alanda toplanarak 40 yıl önce yaşanan Maraş katliamını ve 18 yıl önce meydana gelen hapishane katliamını protesto ettiler.

Antalya’daki tüm alevi derneklerinin de destek verdiği eylemde Yıldırım şunları söyledi:  

“Bugün Maraş Katliamının ve Hapishaneler katliamının yıldönümü vesilesiyle toplandık. Maraş katliamının 40. Yıldönümündeyiz, hapishaneler katliamının 18. Yıl dönümündeyiz.

Eğer bu katliamların hesabı sorulmuş, bu katliamlarla yüzleşilmiş olsa idi, bugün burada belki sessizce katliam kurbanlarını anıyor, acımızı yaşıyor olacaktık.

Ancak öfkeliyiz de aynı zamanda. Çünkü, bu katliamların üstü örtülmüş, gerçek sorumluları ortaya çıkarılmamış, hatta ödüllendirilmişlerdir. Büyük bir komplo ile Maraş da, katliamın taşları önceden döşenmiş, hazırlıkları yapılmış ve

19 Aralık akşamı, faşistlerin bir film gösterimi esnasında, yine bir faşist tarafından, sinemaya bomba atılmış ve katliamın fişeği çekilmiştir. Ölülerimizin, yaralılarımızın bile tam olarak tespit edilmediği, gizlendiği,

yüzlerce kadının tecavüze uğrayıp katledildiği bir vahşet yaşanmış ve devlet adeta katliama nezaret etmiştir. Maraş katliamından hemen sonra, sıkıyönetim ilan edilmesi, katliamın arkasındaki güçlerin kim olduğunu da ortaya koymaktadır.

Maraş katliamı arkasından Çorum’daki alevi katliamını ise 12 Eylül cuntası takip etmiştir.

Maraş katliamı ile ilgili açılan davalarda, etkili bir şekilde müdahil vekilliği yapan Adana Barosu'na bağlı 3 avukat Ceyhun Can, Halil Sıtkı Güllüoğlu ve Ahmet Albay da faşist odaklar tarafından katledilmişlerdir.

Faşist kurşunlara hedef olan avukatları da bir kez daha saygıyla anıyoruz.

Bugün demokratik protesto hakkı için sokağa çıkacakları, '12 Eylül öncesini' hatırlatarak tehdit eden Bahçeli nin ne demek istediğini, biz bu cinayetlerden ve katliamlardan biliyoruz.

Biz de hatırlatmak isteriz ki, Dersim de, Maraş da, Çorum da, Gazi de, Sivas da birer insanlık suçudurlar ve birbirinin devamıdırlar. Sadece halkların vicdanında değil, hukuken de, insanlık suçlarında ve soykırım suçlarında zamanaşımı yoktur.

Eşine 'beni onların eline bırakma, sen öldür' diyen kadını, ölü bedenlerini kucakladığı annesinin ve kardeşlerinin kanı bulaştığı için, çeyiz yerine kanlı bluzunu saklayan kadını unutturmayacağız.

Devlet eliyle gerçekleştirilen katliamlara 19 Aralık 2000 de yeni bir halka eklenmiştir. "Hayata Dönüş" adıyla cezaevlerinde yürütülen kanlı operasyonla, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra darbeci generallerin işlediği suçlara denk bir suç işlenmiştir.

Hiçbir hukuki norma uyulmadan 20 cezaevinde yürütülen operasyon sonucunda tutuklu ya da hükümlü olarak mahpushanelerde tutulan 29 kişi katledildi. Katliam döneminin Adalet ve İçişleri Bakanları ve

Jandarma Genel Komutanı, 'Milli Güvenlik Kurulu Kararını Uyguladık' diyerek, hesap vermekten kaçmış, AKP hükümeti, dönemin Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü olan Ali Suat Ertosun'a üstün hizmet madalyası vererek, bu katliamı siyasi olarak sahiplenmiştir.

Açılan ihlal ve tazminat davalarında Danıştay ve AİHM’in, devletin sorumluluğunu tespit etmiş olmalarına rağmen, 'cezasızlık hukuku' Hapishaneler katliamında da işlemiş, sorumluların yargılanması engellenmiştir.

İnsanlığa karşı suçlarda, insan hak ve özgürlüklerine yönelik eylemlerde temel kuraldır: Devletten sadır olan ve yargı önünde hesabı sorulmamış her fiil, her katliam, ilerde işlenecek daha büyük insanlık suçlarının, hak ihlallerinin, kapısını açar, yolunu döşer.

Türkiye’nin tarihi ve bugünü bu gerçeğin canlı örnekleriyle doludur. Katliamların sorumlularının ortaya çıkarılıp cezalandırılmaları bir yana, yıldönümlerinde kurbanların anılması yasaklanmakta, katılanlar polis ve yargı şiddetine maruz kalmaktadırlar.

Ancak bütün katliamların üzerine örtülen devlet perdesi kaldırılıp, sorumlular ortaya çıkarılıncaya ve özür dileninceye kadar alanlarda olacağız, mücadele alanlarını terk etmeyeceğiz.

Unutmayacağız, Unutturmayacağız”

yukarı çık
0
Paylaşım