Menu
RSS
Antalya Emek Platformu: Ekmek, Adalet Ve Hürriyet İçin 1 Mayıs Meydanlarına!

Antalya Emek Platformu: Ekmek, Adalet Ve Hürriyet …

2024 1 Mayıs’ında da işçiler, ...

Antalya Eğitim İş: Öğretmene Şiddete Dair Boş Sözler Değil Yaptırım İstiyoruz!

Antalya Eğitim İş: Öğretmene Şiddete Dair Boş Sözl…

Eğitim İş Sendikası Antalya Şu...

Kepez Belediye Başkan Vekilliğine Refik Emre Altekin Seçildi

Kepez Belediye Başkan Vekilliğine Refik Emre Altek…

Kepez Belediye Meclisi, görevi...

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

Antalya'nın Kaş ilçesinde 3,9 ...

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün Tutuklanması AKP’nin Bir İntikam Planı Olarak Görünüyor

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün T…

“AKP ve onun sözünden çıkmayan...

Prev Next

Antalya Bileşenleri: İstikrar Güvencesi Diktatörlük Değil Demokrasidir

Antalya Bileşenleri: İstikrar Güvencesi Diktatörlük Değil Demokrasidir

Meclisten geçen anayasa değişikliği ile ilgili olarak Antalya Cumhuriyet ve demokrasi bileşenleri bir basın toplantısı yaparak, bu değişikliğin ülkemiz için neler getireceğini ve neden karşı olduklarını belirttiler. Bileşenler adına yapılan basın açıklamasında

“Tabuta son çiviyi çaktırmamak için halkımızı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” denilerek bu anayasa değişikliği referandum oylamasında evet alması halinde TBMM’nin sarayın bir odası haline geleceğini ifade ederken, topluma söylenen 5büyük yalan ve gerçekler başlığı altında da nedenler sıralanmakta.

Açıklamada şunlar belirtildi;

“15 Temmuz darbe girişimi ve ardından başlatılan sivil darbe sürecinin ülkemizi sürüklediği kaos ortamı içerisinde toplumsal ihtiyaçlardan kaynaklanmayan köklü bir anayasa değişikliği paketi ile karşı karşıyayız.

9 Aralık 2016 tarihinde, iktidar milletvekillerinin görmeden imzalayarak TBMM gündemine getirdiği anayasa değişikliği, kavgalı dövüşlü oturumlar ve erken seçim tehditlerinin gölgesinde 21 Ocak tarihinde sabaha karşı kabul edildi.

Değişiklik yapılan madde sayısının çokluğu ve yapılan değişikliklerin niteliği itibariyle bu paket bir anayasa değişikliğinden çok, yeni bir anayasa öngörmektedir.

Anayasa değişiklikleri geniş bir toplumsal mutabakat ve ilgili tüm kesimlerin görüş ve düşüncelerinin alınmasını gerektirirken; böyle bir süreç çalıştırılmamış ve değişiklik toplumsal dinamiklerden kaçırılmıştır

Anayasa’nın, tüm temel toplumsal hak ve özgürlüklerle, bu hak ve özgürlüklerin nasıl kullanılacağının temel ilkelerini belirleyen toplumsal bir sözleşme olması gerekir.

Anayasa teklifi bu içerikte olmadığı gibi, toplumun büyük kesimi dışlanarak sarayda hazırlanmış ve iki siyasi parti tarafından aceleyle Meclise sunulmuştur. Adı ne konulursa konulsun, devlete ait bütün yetkiler, yapılan anayasa değişikliği ile bir tek kişiye devredilmektedir.

TBMM; kendini bir tabela örgütlenmesine, sarayın odalarından birisine dönüştürecek anayasa değişikliğini 339 oy ile kabul ederken, ülkemizin 150 yıllık parlamentarizm ve demokratikleşme tarihine ağır bir darbe indirmiştir.

Anayasa değişikliği ile demokrasi ve özgürlüklerin güvencesi güçler ayrılığı ortadan kaldırılacak; yasama, yürütme ve yargı tek elde toplanacak, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı sona erecektir.

1923’te başlayan aydınlanma devrimine karşı yürütülen karşı devrim sürecinin yavaş yavaş sonuna yaklaşıyoruz. Toplumun önünde zorlu bir referandum süreci var.

Geçmişte yaptıkları gibi bu sürecin örgütlenmesinde de yine gayri nizami olacaklar; yine algı yönetimiyle topluma demokratikleşme ve kalkınma masalları anlatacaklar; yine psikolojik savaş yürüteceklerdir. Tabuta son çiviyi çakma yolunda hiçbir şeyden geri kalmayacaklarından eminiz.

Bu ülkenin demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum kuruluşları olarak elimizde tek bir güç var: sözümüz, haklılığımız, demokratik, laik parlamenter sisteme inancımız.

Ülkeyi yönetenler, tek adama biat edenler, televizyon ve gazeteleri ele geçirmiş olabilirler. Buna karşın bizim de elimizde aklın ve bilimin ışığında oluşan gerçekler doğrultusunda halka anlatacaklarımız var.

Zaman, yaklaşan yıkım sürecini halka anlatmak ve doğru politikaları toplumla paylaşma zamanıdır. Bunu toplumsal sorumluluğumuzun bir gereği ve ülkemize karşı olan borcumuzu ödemenin yolu olarak görüyoruz.

Anayasa değişikliğini şiddetle savunanların değişmeyen 5 temel iddiası var. Bu iddiaların gerçeklerle örtüşmediği anayasa hukukçuları, bilim insanları ve aydınlar tarafından her ortamda dile getirilmektedir.

İşte topluma söylenen 5 büyük yalan ve gerçekler

1.“Anayasa değişikliği ile çift başlılık ortadan kalkacak” mış. HAYIR!

15 yıldır ülkeyi tek başına yöneten AKP iktidarı döneminde mevcut parlamenter sistemde hangi karar alınamadı, hangi yasa geçirilemedi, hangi düzenlenmeye ortak imza atılamadı? Ortada şikâyet edilen bir çift başlılık varsa AKP içerisinde ki güç çatışmasından kaynaklanmaktadır.

Sayın Erdoğan, Başbakan iken kendi partisinden Cumhurbaşkanını, Cumhurbaşkanı iken kendi partisinden Başbakanı çift başlılıkla itham etti. Amaç AKP kimliğini ortadan kaldırmak ve sistemi Sayın Erdoğan’ın bulunduğu yere uyarlamaktır.

Bugün bütün devleti fiilen saray kontrol ediyorsa ortada çift başlılık yoktur. Tersine bu anayasa değişikliği kabul edilirse, Başkan hem partisinin, hem yürütmenin, hem de devletin başı olacağından merkezi idarenin dışında kalan yerlerde iktidar partisinin yöneticileri ile Başkanın temsilcisi devlet yöneticileri arasında bir çift başlılık yaratılacaktır.

2.“Bu Anayasa değişikliği kabul edilirse istikrar gelecek” miş HAYIR!

7 Haziranda seçimi kaybeden AKP iktidarı “Tek parti iktidarını verin, terör bitsin; ekonomi düzelsin” vaatleri ile 1 Kasım da iktidarı geri aldı. Seçim sonrasında ekonomi düzelmediği gibi terör başta büyük kentler olmak üzere Türkiye’nin her yerine yayıldı.

Şimdi de Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş "Başkanlık gelirse terör biter” deme hadsizliğini göstermektedir. Geçen süreçte Türk ordusu Suriye' ye sokularak taraf olmadığımız bir savaşın parçası haline getirildik.

Döviz fiyatlarındaki artış; sanayiciyi üretemez, esnafı siftah yapamaz, köylüyü gübre, mazot kullanamaz hale getirdi. Çalışanlara verilen ücret artışı bordrolara yansımadan buharlaştı.

15 yıldır tek parti iktidarı ile ülkeye siyasi ve ekonomik istikrarı getiremeyenler şimdi bir kez de tek adam yönetimiyle halkı kandırmaya çalışıyorlar, istikrar ülkenin kaç kişi ile yönetildiğine değil, nasıl yönetildiği ve ülke meselelerinin hangi yöntemle çözüldüğü ile ilgilidir.

Siyasi ve ekonomik istikrar güvencesi diktatörlük değil demokrasidir.

 3.“Başkanlık gelince koalisyonlar bitecek” miş. HAYIR!

Anayasa değişikliği meclisten AKP - MHP koalisyonu ile geçirilmedi mi? Başbakan Binali Yıldırım başkanlık sisteminde MHP ‘li bakan atanabilir derken yeni koalisyonun işaretlerini vermiyor mu? Madem anayasa değişikliği konusunda MHP ‘yi ikna etmek için 4-5 Bakanlığı rüşvet olarak verip yeni koalisyon kuracaksınız; 7 Haziran da neden kurmadınız ve ülkeyi yeniden sandığa taşıdınız? Başkanlık modeli ile koalisyonlar bitmeyecek.

Başkanlık seçimi ve sonrasında her türlü yasama ve yargı denetiminden kaçırılarak şeffaf olmayan, kirli ittifaklar kurulacak ve koalisyonlar denetimsiz bir biçimde Devletin içine taşınacaktır.

4.“Ülke zor dönemeçte. Başkanlık hızlı karar alınmasını sağlayacak” mış. HAYIR!

15 yıldır tek parti iktidarı ile her türlü yasal düzenlemeyi meclisten geçiren, bu yetmiyormuş gibi torba yasalarla istedikleri hukuksuz düzenlemeleri yürürlüğe koyanlar hangi konuda karar almakta zorlandılar? Ülkemizi zor dönemece sokanlar Sürekli uzatılan OHAL ve KHK lerle yürütme ve yasamanın alanını daraltarak TBMM ni etkisizleştirme sürecini tamamladılar.

Getirilen bu paket, sürecin son aşaması olup ülkenin tamamen tek kişinin kararnameleriyle yönetilmesini sağlayacaktır. 79 milyonun egemenliği bu değişiklikle sınırsız ve sorunsuz şekilde tek kişiye devredilecek, süresiz OHAL dönemi başlayacaktadır.

5.“2. istiklal savaşı veriyoruz, Bu savaşı Başkanlık sistemi ile kazanırız” mış. HAYIR!

Biz istiklal savaşını çaresiz, eli kolu bağlı sarayla değil; egemenliği millete veren bir Meclisle kazandık. 150 yıllık parlamenter sistem deneyimine sahip Türkiye’de, getirilen rejim değişikliği ile TBMM nin yeniden zayıflatılıp egemenliğin yeniden saraya verilmesini amaçlanmaktadır.

Biz kurtuluş savaşını tek adam yönetimleriyle değil, bu ulusun yurtsever milliyetçi halk kesimlerini örgütleyen askeri ve siyasi önderlerle kazandık. Saraya biat edenlerin değil, halkın temsil edildiği TBMM’ nin kararlarıyla Kurtuluş Savaşını kazandık.

Bugün Türkiye çağdaş toplumlar arasında yer alabiliyorsa bunu o günlerde verilen antiemperyalist savaşa, millet egemenliğine ve devamında hayata geçirilen aydınlanma devrimlerine borçluyuz.

Başta Mustafa Kemal Atatürk ve onun sivil asker arkadaşlarının önderliğinde geçmişte verdiğimiz İstiklal Savaşı; bir ulusal bağımsızlık savaşı, ekonomide ayağa kalkma ve toplumsal aydınlanma mücadelesidir.

15 yıllık yönetimleri sonunda bugün ülkeyi buğdaydan otomotive, enerjiden temel tüketim mallarına kadar, her alanda dışa bağımlı hale getirenler, “tek adam” yönetimiyle İstiklal savaşı veremezler.

İstiklal Savaşı siyasette laik, demokratik, parlamenter sistemi etkin kılmak, anayasal düzenin ve hukukun üstünlüğünü her alanda tesis etmek ve ekonomide halkçı - kamucu bir programın uygulanması ile mümkündür. Bu da ancak 1923’ te başlayan aydınlanma devrimlerinin sürdürülmesi ile sağlanabilir.

Antalya’daki demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum kuruluşları olarak bu konuda güçlerimizi birleştirerek demokrasiyi, laikliği, cumhuriyetimizi, barışı, emeği, eşitliği ve özgürlüğü savunmak için birlikte mücadele edeceğimizi buradan duyuruyoruz.

Laik, demokratik, sosyal, hukuk devletinin yeniden inşası, insan haklarının korunması, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamanın temini ve toplumsal barışın sağlanması için topluma dayatılan bu anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz.

Tabuta son çiviyi çaktırmamak için halkımızı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Antalya Cumhuriyet ve Demokrasi Bileşenleri”

Basın açıklamasına TMMOB’ye bağlı tüm odalar, Antalya Barosu, DİSK, Tüm Bel-Sen, Eğitim Sen, KESK, CHP, Hemşeri Dernekleri, Alevi Kültür Derneği, ÖDP ve çeşitli sivil toplum kuruluş ve dernekleri katıldı. Bileşenler adına basın açıklamasını Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Vahap Tuncer okudu.

yukarı çık
0
Paylaşım