Menu
RSS
Antalya Emek Platformu: Ekmek, Adalet Ve Hürriyet İçin 1 Mayıs Meydanlarına!

Antalya Emek Platformu: Ekmek, Adalet Ve Hürriyet …

2024 1 Mayıs’ında da işçiler, ...

Antalya Eğitim İş: Öğretmene Şiddete Dair Boş Sözler Değil Yaptırım İstiyoruz!

Antalya Eğitim İş: Öğretmene Şiddete Dair Boş Sözl…

Eğitim İş Sendikası Antalya Şu...

Kepez Belediye Başkan Vekilliğine Refik Emre Altekin Seçildi

Kepez Belediye Başkan Vekilliğine Refik Emre Altek…

Kepez Belediye Meclisi, görevi...

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

Antalya'nın Kaş ilçesinde 3,9 ...

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün Tutuklanması AKP’nin Bir İntikam Planı Olarak Görünüyor

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün T…

“AKP ve onun sözünden çıkmayan...

Prev Next

Ülke Tarihine Damga Vuran Bir Garip “Kalkışma”

Ülke Tarihine Damga Vuran Bir Garip “Kalkışma”

Ülke tarihine damga vuracak ve bir o kadar da tuhaf bir askeri darbe hikâyesine şahit olduk. Böyle bir tiyatro ne konuşuldu ne de yazıldı. Şimdi bu senaryonun senaristini bulmak, niyetleri ortaya çıkarmak gerekir.

Peki, Neler oldu…

- Darbe girişimi başlatıldığında önce Ankara’da jetler alçak uçuş yaptılar. Ardından boğaz köprüleri ele geçirildi. Genel Kurmay Başkanı darbeciler tarafından rehin alındı. Sosyal medyanın fişi çekildi…

- Atatürk Havalimanı tanklarla çevrildi. Başbakan olayı doğruladı. Darbe girişimin adına kalkışma dendi. Darbecilere paralel devletin adamları dendi. Sözde bir maille TSK’nın yönetime el koyduğu söylendi…

- Daha sonra TRT ele geçirildi. Sözde düzgün hazırlanmış o meşhur bildiriyi okuttular. TÜRKSAT ele geçirilmeye çalışıldı. MİT ve Özel Kuvvetler kuşatıldı ve çatışmalar başladı...

- Ankara’da uçaklar helikopterler havada uçmaya başladı. Cumhurbaşkanı halkı sokağa davet etti. Gezi hareketi başta olmak üzere, STK’ların sokağa çıkmasını eleştiren ve onların vatan haini, terörist ilan edenin durumu değişmişti…

- Ardından meclis bombalandı. Helikopter düştü. Hava sahasına giren jetler düşürülecek dendi. CNN Türk yayınına el kondu. Bu arada TRT geri alındı ve genel müdür açıklamada bulundu…

- Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’a geldi, rest çeken açıklamasını yaptı. Anayasal düzen başsavcı vekili girişimle ilgili açıklama yaptı. Eskişehir’den jetler havalandı…

- Başbakan: 1 darbeci general öldürüldü, 130 asker gözaltına alındı. Erdoğan İstanbul’dan Ankara’ya dönmek üzere beklerken tekrar konuştu. Malum paralel göndermesi ve darbenin işareti…

- Bugünkü resmi gazetede Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar rehin olduğu için yerine, Ümit Dündar'ın vekillik etmesine ilişkin bir karar yayımlandı.

- Kararda, "Genelkurmay Başkanlığına yeni bir atama yapılıncaya kadar" denildi. Ancak Genelkurmay Başkanlığı'nda Başkan Vekilliği diye bir görev ünvanı yok. Asaleten atanmış olan herhangi bir nedenle görevini yapamıyorsa yerine vekil atanıyor.

- Genel Kurmay Başkanlığına vekâleten atama yapıldı. Bu gelişmelerle birlikte 2.839 TSK mensubu daha gözaltına alındı. Nasıl bir operasyon yapıldıysa, Genel Kurmay Başkanı kurtarıldı…

- Cumhurbaşkanı, Başkomutan olduğunu söylüyordu. Anayasaya göre savaş halinde bu söylediği geçerliydi.

- Yargıda büyük bir temizlik yapıldı. 2.745 hakim ve savcı görevinden alındı.

İktidarın ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın emrindeki silahlı kuvvetler yerine, darbecilere karşı halkı direnmeye çağırmasını anlamak mümkün müydü? Darbeye karışmayan askerler neredeydi, neden müdahale etmiyordu?

TBMM, MİT, Beştepe'deki saray, İçişleri Bakanlığı ve diğer kurumlar bombalanır, stratejik yerler işgal edilirken, darbecilere neden müdahale edilmemişti?

Kuvvet komutanları neredeydi? Bunlar da Genelkurmay Başkanı gibi enterne mi edilmişti, yoksa başka bir şeyler mi vardı, perde arkasında.

Genelkurmay Başkan'ına neden, kuvvet komutanlarından biri değil de, 1. Ordu komutanı vekâlet etmekle görevlendirilmişti?

Darbenin sokağa dökülen halk ve güvenlik güçleri tarafından başarısız kılınması ne yazık ki Türkiye’nin gerçek bir demokrasiye kavuşacağı anlamına gelmiyor. Gözü dönmüş bir grup askerin bu girişimi, hukuksuzluğun, tek adam yönetiminin ve medya üzerindeki baskının artmasından başka bir sonuç vermeyecektir.

Girişim daha tamamlanmadan ortaya dökülen gözaltı haberleri, darbeciler kadar yönetimin de hazırlıklı olduğunu gösteriyor. Bu teşebbüs, Türkiye’de ayakta kalmış hukuk kuralları kırıntılarını da yok etmekten başka bir sonuç vermeyecektir.

Köprüde kafası kesilen asker, camilerden verilen selalar ise sistemin seküler niteliğinin hızla ortadan kalktığını yeni bir göstergesidir. Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu laiklik ilkesinden söz etmek artık mümkün değildir.

Kendi içinde çatışan ordusu, parçalanmış toplumu, askıya alınmış hukuku ve Kürt coğrafyasıyla yaşanan iç savaşıyla Türkiye artık ağır darbeli bir toplumdur. Dün gece yaşananların ardından yaşanan bu travmayı atlatması kolay olmayacaktır.

Meclis'i bombalamaktan çekinmeyen, tanklarla sivilleri öldürülmekten çekinmeyen, kendisine karşı duranları kurşunlayan darbecilerin başarı kazanması halinde neler olacağını tahmin etmek ise zor değil.

Türkiye, demokratik çözüm olanaklarını tüketmiş, darbecilerle İslamcı-despotların parantezi arasına sıkışmış bir ülke görünümünde maalesef.

Ancak, darbeye karşı olmak AKP’nin hukuksuzluklarına razı olmak anlamına gelmemektedir. Darbeciler, kirli ve kanlı oyunlarıyla, ülkede ayakta kalmış muhalefetin hayatını cehenneme çevirecek bir ortam sağlamıştır.

Erdoğan, ülkenin içinde bulunduğu bu atmosferde, başarısız darbe girişimini demokrasi ve hukuku güçlendirmek için değil, tek adam rejimini tahakküm etmek için kullanacaktır.

Her muhalif görüşe yamanmaya çalışılan darbeci yaftası daha sık kullanır olacak ve muhalif her türlü ses, Paralel veya bölücü damgalanmasıyla susturulacaktır.

Ülkenin yakın geleceği, demokrasi, hukuk, çoğulculuk ve laiklik açısından çok parlak görülmemektedir. IŞİD’in ülke sınırları içinde ve dışında cirit attığı bir ortamda, anti-demokratik ve baskıcı uygulamaların artması, ülkenin parçalanmasını hızlandırmaktan başka bir sonuç vermeyecektir.

Sonuç itibariyle Ordusu kendi içinde çatışan, toplumunun farklı kesimleri birbirinden nefret eden, darbeli bir toplumun sağlıklı işlemesi ve uluslararası toplumun saygın bir üyesi olması mümkün değildir.

Darbe girişimi sadece AKP ve Erdoğan’a karşı değil, ülkenin ayakta kalmış demokratlarına, hukuka saygılı kesimlerine ve ülkenin geleceğine yapılmıştır. Ülkeyi zor ve sancılı günlerin beklediği çok net.

Tiyatronun özeti budur. Senaryo birileri tarafından yazıldı ve oynandı. Ama senaristliğini kimse üstlenmiyor. Ama halkımız ve okurlarımız düğümü çözecektir…

Kaktüs Editöryal

yukarı çık
0
Paylaşım