Menu
RSS
Antalya Emek Platformu: Ekmek, Adalet Ve Hürriyet İçin 1 Mayıs Meydanlarına!

Antalya Emek Platformu: Ekmek, Adalet Ve Hürriyet …

2024 1 Mayıs’ında da işçiler, ...

Antalya Eğitim İş: Öğretmene Şiddete Dair Boş Sözler Değil Yaptırım İstiyoruz!

Antalya Eğitim İş: Öğretmene Şiddete Dair Boş Sözl…

Eğitim İş Sendikası Antalya Şu...

Kepez Belediye Başkan Vekilliğine Refik Emre Altekin Seçildi

Kepez Belediye Başkan Vekilliğine Refik Emre Altek…

Kepez Belediye Meclisi, görevi...

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

Antalya'nın Kaş ilçesinde 3,9 ...

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün Tutuklanması AKP’nin Bir İntikam Planı Olarak Görünüyor

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün T…

“AKP ve onun sözünden çıkmayan...

Prev Next

MHP’li Günal: AKP ve Erdoğan Dün Öyle... Bugün Böyle... Yarın?

  • Yazan 
MHP’li Günal: AKP ve Erdoğan Dün Öyle... Bugün Böyle... Yarın?

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2016 yılı bütçeleri üzerindeki görüşmeler sırasında söz alan MHP Antalya Milletvekili Doç. Dr. Mehmet GÜNAL, dün yolsuzluk ve işsizlikten bahseden Süleyman Soylu’nun AKP Hükümetine bakan olduktan sonra bugün pembe tablolar çizdiğini,

aynı şekilde dün PKK-PYD’yi şımartıp destekleyen AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bugün PYD’ye terörist dediğini söyleyen Günal, artık vatandaşların tahammülünün kalmadığını, ülkeyi gerilimden çıkarmadan tekrar yönetilebilir hâle gelmesinin zor olduğunu söyledi.

Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın da diğer kurumlar gibi sendika ayrımı yapmasını eleştiren Günal, T. Kamu Sen üyelerine yapılan baskılardan örnekler verdi ve Bakana “Sizin göreviniz çalışma barışını sağlamak!” diye seslendi. İşsizlik fonunu işsizler için değil dış borcu düşük göstermek için kullanıldığını belirten Günal, dış borcu düşürmek için fonu kullanmak yerine istihdam yaratan yüksek teknolojili, yüksek katma değerli alanlara öncelik vererek üretim ekonomisine geçmek zorunda olduğumuzu söyledi.

Dün Yolsuzluk ve İşsizlikten Bahseden Soylu Bugün Pembe Tablolar Çiziyor!

Süleyman Soylu’ya sesleniyorum: “Kandil’i yıkarız.” diye dayılanıyorsunuz ama kusura bakmayın biz “Kandil’e bayrak dikelim.” dediğimizde “Ne bayrağı?” diyen, “Valilere ellemeyin.” diyen sizdiniz. Ülkeyi bu hâle biz getirmedik. Her gün şehitlerimiz geliyor, Allah rahmet eylesin ama maalesef artık sıradanlaştı, var mı yok mu diye kaç tane diye bakıyoruz. Bu hâle nasıl geldik oturup bir düşünmemiz lazım. Size bir cümle okuyacağım: “Türkiye'de her 3 gençten 1’isi işsizlik girdabı içinde. Fabrikalar kapanmış, vergisini, elektriğini, doğal gazını ödeyemeyen esnaf kepenk kapatıyor.

AKP Hükûmeti yanlış ekonomi politikası sonucu bayramları da millete zehir etti. İnsanlarımız gülmeyi unuttu. Beceriksizlik ve yetersizlikle Türkiye’yi krizle karşı karşıya bıraktılar. Paçalarından yolsuzluk akıyor. ‘Yolsuzluklarla mücadele edeceğim.’ diyen Hükûmet Türkiye’yi yolsuzluk çukuru içine batırdı. ‘Bu ülkeyi rant ülkesi yapmayacağım.’ dedi Sayın Başbakan, rantın babasını getirdi. Bunlar yarım doktor, yarım hoca. AKP mensupları uzun zamandır Genel Başkanları ve Başbakanlarını, Başbakan da kendisini padişah olarak görmek istiyor.

Ülkemizde sadaka kültürü var. Türkiye’de 3 kişiden biri fukaralık sınırının altında. Eleştirilmesi gereken, insanları bu duruma düşüren Hükûmettir. Bu ülkenin herkese çatan ve kaos yaratan bir Başbakanı var ki boynu bükük kalan esnafın ve çiftçinin yerine kendini koymuyor.” Bu sözleri bugün AKP Hükümetinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Soylu çok eski yani 2002 falan değil, kendisi iktidara geçeli fazla olmadı ama 2009’da söylüyor. Kendinize yapılan hakarete böyle tepki gösteriyorsunuz da peki, biz ne yapalım? “Süleyman Soylu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Genel Başkanımıza, MHP’yi metres yaptı dediğinde “Biz seni iplemiyoruz.” mu dememiz lazımdı? Biz de çıkıp gitse miydik?

Dün PKK-PYD’yi Şımartıp Destekleyen AKP ve Erdoğan Bugün Terörist Diyor!

2009 yılında Ağustos ayında Polis Akademisinde bu süreci kim başlatmıştı? Daha geçen sene Efkan Ala burada iken, söylediğim zaman çıkan tartışmada sizden bir tepki görememiştim. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda “PYD’ye yardım götürsünler diye, Kobani’ye yardım diye” Kürdistan’dan çıktık, Kürdistan’dan geçtik, Kürtlere yardım götürüyoruz.” dendiğinde kimsenin niye sesi çıkmamıştı? Şimdi, “PYD terörist değildir.” dedi diye Cumhurbaşkanı “Ey, Amerika!” diyor. Kime gitti o yardım, o asker kime gitmişti? Şimdi ne diyorsunuz? “PKK geçti, oraya yerleşti, Peşmerge oldu, şimdi döndü bize saldırıyor.” Topraklarımızı onlara AKP Hükümeti açtı! Bugün çatıyorsunuz da dün canciğer kuzu sarmasıydınız.

Bir gün “Kardeşim Esad.” ertesi gün “Esed.” Bir gün “Libya’da ne işi var NATO’nun?” daha karar çıkmadan gemiler Libya’ya gitti. Şimdi de “Dün öyleydi…” diyorsunuz. Şimdi, biz hangisine inanacağız? Yarın gene derseniz “Biz gene aldatıldık.” diye ne yapacağız? Siz kaostan, gerilimden kendi tabanınızı bir süre kemikleştirebilirsiniz ama ondan sonra küçücük bir şeyi tartışırken bile kavga çıkıyor. Niye? Çünkü artık tahammülümüz kalmadı, bu gerilimden çıkarmadan bu ülkenin yönetilebilir hâle gelmesi zor iş. Bunu “Dönün, yine, yeniden uzlaşın.” diye söylemiyorum. Tam tersine, yaptığınız hatalardan ders alın. Bu nedenle önce Türkiye’deki temel sorun bu toplumsal gerilimi düşürmek, yozlaşmayı azaltmak.

Sendika Ayrımı Yapmayın! Sizin Göreviniz Çalışma Barışını Sağlamak!

Günümüzde had safhaya çıkan toplumsal gerilimi düşürmek, hem toplumsal barış açısından hem çalışma barışı açısından önemli çünkü insanların birtakım sosyal sorunları var, bir de ötekileştirme içerisine girdiğimiz zaman tepkileri farklı olabiliyor. Sendikalarla ilgili. “Sen bendensin ya da değilsin.” diye başladığımız zaman benden olmayan ölsüne gidiyor, o zaman kraldan daha fazla kralcılık yapıyorlar. Sendika atamaları kontrol ediyor. “En büyük mücadelemiz paralel güçle” diyordunuz, ama Türk Eğitim-Sen, Türk Tarım Orman-Sen üyeleri görevden alınıyor, sittinsene terfi de edemiyor, üzerine bir de uzak şehirlere sürülüyor.

Enerji Bakanlığına bağlı kurumun genel müdürlük birimlerinin “Orada güvenlik sorunu var.” diye iki günlük toplantı yapamadığı yere kuruma karşı mahkeme kazanmış müdür geçici görevle üç ay gönderiliyor. Bu nasıl olur? Orman Bakanlığının Toprak Mahsulleri Ofisi lojmanla ilgilenen daire başkanları, birimlerine yazı yazıyor. Memur-Sen’e Bağlı Toç Birsen dava açmış “Kiralardan Maliye KDV alıyor, biz bunu istemiyoruz.” diye. Memurların lojman kiralarından KDV kesilmemesi için açılan dava kazanılmış. “Toç Bir-Sen üyelerinin lojman aidatları hesaplanırken karar gereği KDV hesaplanmadığı…” diye üstüne not düşülmüş. Peki, hiç sendika üyesi olmayan, T.KAMU-SEN üyesi, KESK üyesi olan var. Çalışma barışı açısından toplumsal ayrım, sendika ayrımı yapmak doğru mu?

Özel sektör çalışanlarından fazla mesailerle, izinlerle, mobbingle ilgili çok fazla şikâyet gelmeye başladı. Denetimlerin yetersiz olduğu ve gözden geçirilmesi gerekiyor. Suriyeli sığınmacıların istihdamı ile ilgili 300-350 bin çalışabilir durumda olan var dediniz. Onlara sertifikalandırma mı yapacaksınız? Kısa süreli eğitimle bu iş olur mu? Çalışma Bakanlığı nasıl bir izin yöntemi belirleyecek?

İşsizlik Fonu İşsizler İçin Değil Dış Borcu Düşük Göstermek İçin Kullanıyor!

2002’de krize rağmen yüzde 10,3’tü siz her ne kadar istihdam oranını verseniz de işsizlik oranımız hâlâ yüzde 10,5. Gerçekçi yapalım hedefleri, 2023 hedeflerini koyan biziz ama bugünkü trendle oraya ulaşma şansımızın kalmadığını devletin yıllık programı ve OVP’si zaten söylüyor. O zaman ona göre kendimizi uyumlaştırmamız lazım. Yani işsizliğin kökünde eğer üretmenden tüketen, borcu borçla kapatan, ithalata bağımlı bir ekonomik yapı olduğunu kabul etmezseniz “Sanayiye geçelim.” Diyen AKP’nin kendi bakanlarını vatan haini diye ilan ederseniz, yandaş basın, herkes üstüne çullanırsa ondan sonra da yaftalarsanız, bunu çözemezsiniz. Niye? Üretim ekonomisine geçmek zorundayız.

Bunun için de yatırım yapmamız lazım, istihdam yaratan yüksek teknolojili, yüksek katma değerli alanlara geçmemiz lazım. İşsizlik Sigortası Fonu 93 milyar olmuş, işsizlere şimdi değil, kurulduğu 2002’den bu yana verilen paranın tamamı 10,5 milyar. Hem bir taraftan diyoruz ki, asgari ücretle ilgili yük gelecek, bunu işveren mi paylasın, Hükûmet mi paylaşın, işçiye mi yükleyelim derken şimdi bu para orada duruyor. Ne işe yarıyor biliyor musunuz? İlgili ekonomi bakanı kamu net dış borç stokunu şuraya düşürdük diyor ya, borç 300 milyarken 93 milyarını düşüyorsunuz 200 milyar civarında oluyor.

Yani işçinin parasını sadece fonun yönetiminden sorumlu olduğunuz bir parayı devletin varlığı gibi gösteriyorsunuz. Zaman zaman da hazine kâğıtlarında ihale faiz oranını düşürmek için kullanıyorsunuz. İşsizlik fonunu işsizliği önleyecek şekilde kullanmamız lazım. İstihdamı teşvik ederken de bu husus gözden geçirmemiz lazım.

Bir de meslek eğitimiyle ilgili önümüzdeki süreçlerde öne çıkacak mesleklerle ilgili hem meslek liseleri hem meslek yüksekokulları hem yükseköğrenim adına bu çalışmanın içerisinde Çalışma Bakanlığının aktif olarak yer alması gerekiyor. Ara eleman, teknik eleman, istihdamın artırılması ve işsizliğin düşürülmesi anlamında bu çalışmayı çok önemsiyorum. İnşallah önümüzdeki bütçeye kadar bunda da bir ilerleme sağlanmış olur.

yukarı çık
0
Paylaşım