Menu
RSS

Antalya’da Kadınlar Haykırdı: Savaşa, Sömürgeciliğe, Yoksulluğa, Homofobiye, Devlet Şiddetine Karşı İsyandayız!

Antalya’da Kadınlar Haykırdı: Savaşa, Sömürgeciliğe, Yoksulluğa, Homofobiye, Devlet Şiddetine Karşı İsyandayız!

Antalya Kadın Platformu, kuvvetli yağmur ve fırtına uyarısına rağmen sokağa çıktı, şiddetli yağmur altında yürüdü. “Savaşa, sömürgeciliğe, yoksulluğa, homofobiye, erkek devlet şiddetine karşı isyandayız!” diyen kadınlar, saat 14.00’te Aydın Kanza Parkı’nda buluşarak Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü.

Antalya Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüdü. Şemsiyelerle yağmur altında yürüyen kadınlar, basın açıklaması yaptı. Açıklamayı yapan Eğitim Sen Antalya Şubesi Kadın Sekreteri Emine Nar Kaya,

“Evde, işte, okulda, sokakta, sosyal medyada, dijital platformlarda erkek şiddetine maruz bırakılıyoruz. Erkek şiddetine dair veriler iktidarlar tarafından açıklanmıyor. Şiddet vakalarının üstü örtülmeye çalışılıyor. 2022 yılında erkek şiddeti 334 kadını öldürdü.

Haberin Videosu:

Sadece 2022 verilerine baktığımızda bile şiddetin hedefi haline gelen kadınların sayısının arttığını görüyoruz. LGBTİ+ örgütlerinden gelen raporlar nefret söyleminin de her geçen gün arttığını gösteriyor.

Ama AKP-MHP iktidarı sorun çözmek yerine kadın düşmanı siyasetine ve nefret söylemlerine yenilerini ekliyor” dedi.

Emine Nar Kaya konuşmasında şunları söyledi: “Evde, işte, okulda, sokakta, sosyal medyada, dijital platformlarda erkek şiddetine maruz bırakılıyoruz. Erkek şiddetine dair veriler iktidarlar tarafından açıklanmıyor. Şiddet vakalarının üstü örtülmeye çalışılıyor.

2022 yılında erkek şiddeti 334 kadını öldürdü. Sadece 2022 verilerine baktığımızda bile şiddetin hedefi haline gelen kadınların sayısının arttığını görüyoruz. LGBTİ+ örgütlerinden gelen raporlar nefret söyleminin de her geçen gün arttığını gösteriyor.

Ama AKP-MHP iktidarı sorun çözmek yerine kadın düşmanı siyasetine ve nefret söylemlerine yenilerini ekliyor.

 Her 25 Kasım’da olduğu gibi bu yıl da sınırları ve zamanları aşan kadın dayanışmasını ve Mirabel kardeşlerin 1960larda Trujillo’nun diktatörlüğünün devrilmesinde yol açan direniş ve mücadelesini selamlayarak isyanımızla meydanlardayız. Kelebeklerin bir diktatörlüğü tarihin

çöplüğüne göndermeye varan mücadelesi bizlere ilham olmaya devam ediyor. Kadınların ortak mücadelesi ile diktatörlerin, tek adamların ve otoriter rejimlerin alaşağı edilebileceğinin hikayesidir kelebeklerin hikayesi. Bu hikaye, kadınlara yönelen tüm şiddet birimlerine karşı direnmenin,

mücadele etmenin ve aynı zamanda demokrasi mücadelesinin de sembolüdür.

Emperyalist devletlerin yeni bloklar oluşturmak için desteklediği savaşlar en çok kadın ve çocukları etkiliyor. Haftalardır İsrail’in Gazze’ye her geçen gün artan şiddetli saldırılarına tanık oluyoruz. Ortadoğuyu kan gölüne çeviren ABD emperyalizmi, İsrail’in yaptığı soykırıma tam destek veriyor.

İsrail’in işgaline karşı demeçler veren AKP-MHP iktidarı, Rojava’ya yaptığı sınır ötesi operasyonlarıyla halkları yerlerinden etme politikalarını sürdürmektedir. Biz kadınlar savaş değil, barış istiyoruz. Barışın sesini yükseltmeye devam edeceğiz.

AKP-MHP iktidar bloğu da tekçi, gerici ve cinsiyetçi temeldeki toplumsal düzeni hayata geçirmek için toplumsal cinsiyet karşıtlığını kurumsallaştırmaya çalışıyor. Baskı mekanizmalarını tümüyle seferber ederek kadın kazanımlarını zayıflatmaya, kadınları eve mahkûm etmeye ve

kamusal alanda iradesizleştirmeye dönük politikalarına hız veriyor. Nafaka hakkına dair tartışmaları ile kadınları sistematik olarak aileye mahkûm etmeye çalışıyor. Kazanımımız olan İstanbul Sözleşmesi bir gecede AKP-MHP hükümeti tarafından feshedildi.

“Kadının beyanı esas alınarak, şiddet faili erkeklere verilen uzaklaştırma kararlarının aileleri parçaladığı ve eşcinsel evlilikleri yasal teminata alarak Türk aile yapısını bozduğu gerekçe” gösterdi. Şimdi de 6284 sayılı yasayı tartışmaya açarak eril yargının nicedir süren cezasızlık politikalarını meşrulaştırıyor.

Erkek şiddeti cezasız bırakılırken, kendi hayatlarını savunan kadınlar oldukça ağır cezalarla karşı karşıya kalıyor. 6284 Sayılı yasa etkin bir biçimde uygulanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.

Dünyada krizlerle daha da artan ekonomik eşitsizlikler ve kemer sıkma politikaları kadın emeğinin sömürüsünü katlayarak artırıyor. Kadının tek istihdam biçiminin güvencesiz, evden, kısmi zamanlı, parçalı ve esnek istihdam olmasını sağlayan düzenlemeler yaygınlaşıyor.   

Türkiye’deyse AKP/MHP iktidarının sermayeden, savaştan ve ranttan beslenen bütçe politikalarıyla ekonomik kriz derinleşiyor. Barınma sorunu her geçen gün artıyor.    Kadın emeğini güvencesizleştirecek politikalarına hız veren iktidar 2024 bütçesinde kadını güçlendirmeye

sadece her yüz lirada 53 kuruş ayırıken, ev işçilerinin güvencesizliği gündeme bile getirilmiyor.

Bunların yanında iktidar örgütlü kadın mücadelesini hedef alan baskı, gözaltı ve tutuklamaları hız kesmeden sürdürerek, anayasal haklarımızı, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkımızı engelleyerek de kadına yönelik şiddeti farklı biçimlerde sürdürüyor.

Gözaltında kaybolan yakınlarını aramanın suç sayıldığı bu düzende cumartesi annelerinin eylemlerine her hafta müdahale ediliyor. Ters kelepçeyle gözaltı yapılıyor. Cumartesi Anneleri’nin yanındayız, alanları da terk etmiyoruz. 

Eğitimin adeta Diyanet’e tesliminin önünü açan ÇEDES Projesiyle “Manevi danışman” adı altında imam, müezzin ve vaiz gibi din hizmetlerinde çalışan kişileri okullara atayan iktidar, cemaat ve tarikatlara bütçe ayırma yolunu da açtı. Çocukların sağlık beslenmesine gelince

ekonomik krizi bahane ediyor. Yoksulluğun artmasıyla kız çocuklarının okula gitme oranı da düşüyor, kız çocuklarının erken evlendirilmesinin önünü açarak tasarladığı Türkiye modelinde kadınların nasıl olması gerektiğine de karar veriyor. Kız çocuklarımızın erken evlendirilmesini destekleyen

cemaat ve tarikatların okullarda olmasını istemiyoruz. Okulların medreseye döndüremezsiniz. Okullarda Laik-bilimsel eğitimin yükseltilmesi için mücadelemize devam edeceğiz. “Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum” projesini öne süren iktidar deprem bölgesinde 

her yönüyle sınıfta kalmış, değerler adı altında gerici politikalarını yürütmek için okulları, çocuklarımızı hedef almıştır.

KYK yurtlarındaki ihmarkarlık sonucu   kızkardeşimiz Zeren Ertaş’ı asansör faciasında kaybettik. İhmaller devam etmektedir. Gençleri yok sayan AKP-MHP iktidarının psikolojik, ekonomik şiddetinin sonuçlarını ağır yaşayan gençlerimizin yanındayız. Her türlü şiddetin , eşitsizliğin karşısındayız.

Ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmayı, yoksullaşmayı, bize dayatılan kimliklerle yaşamayı, güvencesiz- kayıt dışı çalıştırılarak sömürülmeyi, dünyanın bakımı da dahil tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda görülmeyi,

şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamayı reddediyoruz. Bu sorunlara çözüm üretecek politikalar yapılsın, kadına yönelik şiddetin tüm biçimleri ortadan kalksın istiyoruz.

Şiddetsiz Bir Yaşam, Eşitlik, Özgürlük, Adalet, Demokrasi, Barış, Laiklik Mücadelemizden Vazgeçmiyoruz!

Yaşasın Kadınların Örgütlü Mücadelesi!

Yaşasın Kadın Dayanışması!

JİN, JİYAN, AZADİ!

yukarı çık
0
Paylaşım